Alman Deutsche Bank’ın raporuna göre İstanbul, son beş yılda konut kiralarındaki yüzde 193’lük artışla dünya genelinde ilk sıraya yerleşti. Bu durum, İstanbulluların cebini yakarken, şehirdeki yaşam koşullarını da derinden etkiliyor.
İstanbul-BHA – Alman Deutsche Bank’ın 2025 yılı “Dünya Fiyatları Haritalaması” raporu yayınlandı. Rapor, 69 şehirdeki konut kiralarını mercek altına alırken, İstanbul son beş yılda yaşanan kira artışıyla adeta alarm veriyor. Şehir, bu süreçte en yüksek artış oranına sahip kent olarak listenin en tepesine yerleşti. Peki, bu durum İstanbullular için ne anlama geliyor? Cebimizdeki yangın daha ne kadar sürecek?
Rapora göre, İstanbul’da şehir merkezinde bulunan 3 odalı bir dairenin ortalama kirası 2020 yılında 600 dolar civarındayken, 2025’e geldiğimizde bu rakam 1.764 dolara fırladı. Dolar bazında yaşanan bu yüzde 193’lük artış, İstanbul’u dünya genelinde zirveye taşıdı. Bu artış, sadece bir istatistik değil, aynı zamanda İstanbulluların yaşam koşulları üzerindeki baskının da somut bir göstergesi.
Peki, diğer şehirler ne durumda? En yüksek kira artışı yaşanan diğer şehirler arasında Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad, yüzde 151,7‘lik artışla ikinci sırada yer alırken, Mexico City yüzde 87,8 ile üçüncü sıraya yerleşti. Bu rakamlar, küresel ölçekte bir kira artışı trendi olduğunu gösterse de, İstanbul’daki durumun vahametini açıkça ortaya koyuyor.
Rapor sadece artış oranlarını değil, aynı zamanda kira bedelleri açısından dünyanın en pahalı şehirlerini de sıralıyor. Listenin başında, şehir merkezinde 3 odalı bir daire için ortalama 8.388 dolar kira ödenen New York bulunuyor. Singapur 6.216 dolarla ikinci, Boston ise 6.091 dolarla üçüncü sırada. İstanbul, kira artışında lider olmasına rağmen, kira düzeyi bakımından 53’üncü sırada yer alıyor. 3 odalı bir dairenin ortalama kirası 1.764 dolar olarak belirlenmiş durumda. Bir odalı dairelerde ise İstanbul, 948 dolarla 50’nci sırada kendine yer buluyor.
Bu durum, İstanbul’daki kiraların hala New York veya Singapur seviyesinde olmadığını gösterse de, yaşanan hızlı artışın sürdürülebilirliği konusunda ciddi endişeler yaratıyor. Özellikle dar gelirli İstanbullular için bu durum, hayatta kalma mücadelesine dönüşmüş durumda.
Deutsche Bank raporunda, yüksek kira artışının temel nedenleri olarak enflasyon, döviz kuru dalgalanması ve konut arz-talep dengesizliği gösteriliyor. Enflasyonun alım gücünü düşürmesi, döviz kurundaki yükselişin maliyetleri artırması ve konut arzının talebi karşılayamaması, bu artışın başlıca tetikleyicileri olarak sıralanıyor.
Peki, bu faktörler İstanbulluların hayatını nasıl etkiliyor? Bir yandan ev sahipleri, artan maliyetleri kiracılara yansıtmak zorunda kalırken, diğer yandan kiracılar, bütçelerini aşan kira bedelleriyle karşı karşıya kalıyor. Bu durum, sadece konut piyasasını değil, aynı zamanda sosyal dengeleri de olumsuz etkiliyor. Artık birçok İstanbullu, şehir merkezinden uzaklaşmak veya daha küçük evlere taşınmak zorunda kalıyor.
Konuyla ilgili görüşlerini aldığımız ekonomi uzmanı Ali Demir, “İstanbul’daki kira artışının temelinde yatan nedenler karmaşık bir yapıya sahip. Enflasyon ve döviz kuru baskısı, konut sektörünü de derinden etkiliyor. Ancak, asıl sorun konut arzının yetersizliği. Şehirdeki nüfus artışı ve plansız kentleşme, konut talebini sürekli artırırken, arz aynı oranda artmıyor. Bu durum, kira fiyatlarının sürekli yükselmesine neden oluyor,” diyor.
Demir, çözüm önerileri olarak ise, “Konut arzını artırmak için yeni projelerin hayata geçirilmesi, kentsel dönüşüm projelerinin hızlandırılması ve özellikle dar gelirli vatandaşlar için sosyal konut projelerinin desteklenmesi gerekiyor. Ayrıca, kira artışlarına yönelik düzenlemelerin yapılması ve denetimlerin sıklaştırılması da önemli,” şeklinde konuştu.
Kira artışlarından en çok etkilenenler ise İstanbullular. Özellikle dar gelirli vatandaşlar, bu durum karşısında çaresiz hissediyor. Birçok kişi, kira ödemelerini yapabilmek için ek işler yapmak veya tasarruflarından harcamak zorunda kalıyor. Bazı aileler ise, çocuklarının eğitim masraflarından kısmak veya sağlık harcamalarını ertelemek zorunda kalıyor.
Görüştüğümüz bir kiracı olan Ayşe Hanım, “Eskiden maaşımın yarısıyla kiramı ödeyebiliyordum. Şimdi ise, neredeyse tamamı kiraya gidiyor. Ne yiyeceğiz, ne içeceğiz, nasıl geçineceğiz bilmiyorum. Artık İstanbul’da yaşamak lüks oldu,” diyerek yaşadığı çaresizliği dile getiriyor.
İstanbul’daki kira artışının önüne geçmek için acil önlemler alınması gerekiyor. Konut arzının artırılması, enflasyonla mücadele edilmesi ve döviz kurundaki istikrarın sağlanması, bu sorunun çözümü için atılması gereken adımların başında geliyor. Aksi takdirde, İstanbul’da yaşamak sadece belli bir kesimin ayrıcalığı haline gelecek ve şehirdeki sosyal dengeler daha da bozulacaktır.
Unutmayalım ki, barınma temel bir insan hakkıdır. Herkesin, insanca yaşayabileceği bir konuta sahip olma hakkı vardır. Bu hakkın korunması ve güvence altına alınması, devletin ve yerel yönetimlerin en önemli sorumluluklarından biridir.