İşsizlik Sigortası Fonu, işsiz kalan vatandaşlar için önemli bir güvence olmaya devam ediyor. Fonun büyüklüğü 427 milyar lirayı aşarak, zor zamanlarda birçok aileye destek oluyor.
Ankara – Soğuk bir kış gününde, kapının önünde biriken faturalar ve artan geçim sıkıntısı… İşte tam da böyle zamanlarda, İşsizlik Sigortası Fonu, işini kaybeden vatandaşlar için bir umut ışığı oluyor. 1999 yılında kurulan ve 2002’den beri ödeme yapan bu fon, bugünlerde adeta altın çağını yaşıyor. Nisan ayı sonu itibarıyla tam 427 milyar 483 milyon liralık bir büyüklüğe ulaşmış durumda. Bu para, binlerce ailenin geçimini sağlamak, çocukların okul masraflarını karşılamak ve en önemlisi, yeniden iş bulana kadar ayakta kalmalarını sağlamak için kullanılıyor.
Peki, bu devasa kaynak nasıl oluştu? İşin sırrı, çalışanların ve işverenlerin ödediği primlerde saklı. Yıllardır biriken bu primler, fonun kasasını dolduruyor. Bu yılın ilk dört ayında fonun toplam gelirleri 146 milyar lirayı aşmış durumda. Ancak, bu paranın hepsi kasada beklemiyor. İşsizlik ödeneği, teşvik ve destek ödemeleri gibi kalemlerle, ihtiyaç sahiplerine ulaştırılıyor. Ocak-Nisan döneminde giderler 77 milyar lirayı bulmuş. En büyük gider kalemleri ise tahmin edebileceğiniz gibi, işsizlik ödeneği ve teşvik ödemeleri. Yani, bir yandan para giriyor, bir yandan da ihtiyaç sahiplerine dağıtılıyor.
Gelelim işin en can alıcı kısmına: İşsizlik ödeneği nasıl hesaplanıyor? Diyelim ki, bir fabrikada çalışıyordunuz ve işten çıkarıldınız. Hemen paniklemeyin. İşsizlik ödeneği alabilmeniz için bazı şartları taşımanız gerekiyor. Öncelikle, kendi isteğiniz ve kusurunuz dışında işsiz kalmış olmanız şart. Ayrıca, işten ayrılmadan önceki son 120 gün kesintisiz çalışmış olmanız ve son üç yıl içinde en az 600 gün işsizlik sigortası primi ödemiş olmanız gerekiyor. Eğer bu şartları sağlıyorsanız, işten ayrıldıktan sonraki 30 gün içinde İŞKUR’a başvurmanız gerekiyor. Başvurunuzu şahsen yapabileceğiniz gibi, internet üzerinden de yapabilirsiniz.
Ödeneğin miktarı ise son dört aylık brüt maaşınızın ortalamasının yüzde 40’ı olarak hesaplanıyor. Ancak, burada bir üst sınır var: Ödeneğiniz, asgari ücretin yüzde 80’ini geçemiyor. Yani, çok yüksek maaş alsanız bile, alabileceğiniz işsizlik ödeneği belirli bir miktarı aşmıyor. Bir de ufak bir kesinti var: Hesaplanan ödenek miktarından binde 7,59 oranında damga vergisi kesiliyor. Güncel asgari ücret üzerinden hesaplandığında, 2025 yılında işsiz kalan bir kişi için ödenecek en düşük işsizlik ödeneği 10 bin 323 lira olarak belirlenmiş durumda.
Peki, kimler bu ödenekten yararlanabilir? Aslında bu sorunun cevabı yukarıda gizli. Ancak, daha net olması için tekrar üzerinden geçelim. İşsizlik ödeneği alabilmek için dört temel şart var:
Bu şartları sağlayan herkes, işsizlik ödeneği almaya hak kazanıyor. Ancak, ödeneğin süresi, sigortalılık sürenize göre değişiyor. Ne kadar uzun süre çalıştıysanız, o kadar uzun süre ödenek alabiliyorsunuz.
Sigortalılık süresi, alacağınız işsizlik ödeneğinin süresini doğrudan etkiliyor. Ne kadar uzun süre sigortalı olarak çalıştıysanız, o kadar uzun süre işsizlik ödeneği alabiliyorsunuz. İşte detaylar:
Yani, ne kadar uzun süre çalışırsanız, işsiz kaldığınızda o kadar uzun süre destek alabiliyorsunuz. Bu da, uzun yıllar çalışan ve işini kaybeden vatandaşlar için önemli bir güvence anlamına geliyor.
Konuyla ilgili olarak görüştüğümüz bir vatandaş, “Geçtiğimiz aylarda çalıştığım fabrikadan çıkarıldım. İlk başta ne yapacağımı bilemedim. Ancak, İŞKUR’a başvurduktan sonra işsizlik ödeneği almaya başladım. Bu ödenek sayesinde, faturalarımı ödeyebiliyor ve ailemin geçimini sağlayabiliyorum. Devletimize teşekkür ediyorum.” şeklinde konuştu.
İşsizlik Sigortası Fonu, Türkiye’de işsiz kalan vatandaşlar için hayati bir öneme sahip. Zor zamanlarda bir can simidi görevi görerek, binlerce ailenin ayakta kalmasını sağlıyor. Fonun büyüklüğü her geçen gün artarken, işsiz kalan vatandaşlara sağlanan destek de artıyor. Unutmayın, işsizlik hepimizin başına gelebilecek bir durum. Ancak, devletimizin sağladığı bu güvence sayesinde, zor günleri daha kolay atlatabiliriz.