İngiltere hükümeti, çocukların dijital dünyadaki olası zararlarından korunması amacıyla sosyal medya kullanımına yeni sınırlamalar getirmeyi planlıyor. 16 yaş altı için günlük iki saatlik kullanım ve gece erişiminin kısıtlanması gündemde.
İngiltere’de yaşayan aileler, çocuklarının ellerinden düşürmediği telefonları ve tabletleri yakından takip ediyor. Hükümet de bu konuda kayıtsız kalmadı ve çocukların dijital dünyada geçirdiği zamana bir sınır getirmeye hazırlanıyor. Konu, özellikle son yıllarda artan ekran bağımlılığı ve bunun çocuklar üzerindeki etkileriyle ilgili endişeler üzerine yoğunlaşıyor.
İngiliz hükümeti, çocukların sosyal medya kullanımına yönelik yeni düzenlemeler üzerinde çalışıyor. Planlanan tasarıya göre, 16 yaşın altındaki çocukların sosyal medya platformlarında günde en fazla iki saat geçirmesine izin verilecek. Ayrıca, gece saatlerinde bu platformlara erişimleri de kısıtlanacak. Bu düzenleme, çocukların daha sağlıklı bir denge kurmalarına yardımcı olmayı amaçlıyor.
Teknoloji Bakanı Peter Kyle, yaptığı açıklamada, gençlerin “kontrolsüz çevrimiçi davranışlarına” karşı önlem almanın gerekliliğini vurguladı. Kyle, “Amacımız, çocukların internette geçirdikleri süreyi daha bilinçli ve sağlıklı bir şekilde yönetmelerine destek olmak,” dedi. Bakanın bu açıklaması, hükümetin konuya ne kadar önem verdiğini açıkça gösteriyor.
Bu öneri, kamuoyunda ve özellikle de ebeveynler arasında büyük bir tartışma başlattı. Birçok anne baba, çocuklarının zihinsel ve duygusal gelişimini olumsuz etkileyebilecek içeriklere maruz kalmaması için bu tür bir adımın atılmasını destekliyor.
Londra’da yaşayan iki çocuk annesi Ayşe Hanım, “Çocukların dopamin reseptörleri henüz tam olarak gelişmemiş durumda. Sürekli olarak bu kadar yoğun bilgi akışına maruz kalmaları, uzun vadede onları olumsuz etkiliyor. Bu nedenle, sosyal medya erişimlerinin sınırlandırılması bence çok yerinde bir karar,” şeklinde konuştu. Ayşe Hanım gibi düşünen birçok ebeveyn, bu düzenlemenin çocuklarının geleceği için önemli bir adım olduğunu düşünüyor.
Bir diğer ebeveyn olan Mehmet Bey ise, “Sosyal medya, çocukların aileleriyle geçireceği değerli zamanı çalıyor. Sürekli telefonlarıyla meşguller, bizimle konuşmuyorlar bile. Her şeyin bir sınırı olmalı,” diyerek düzenlemeye olan desteğini dile getirdi. Mehmet Bey’in bu sözleri, birçok ailenin yaşadığı ortak bir soruna işaret ediyor.
Parlamento Eğitim Komitesi’nin hazırladığı rapora göre, COVID-19 salgını döneminde çocukların ekran başında geçirdiği süre yaklaşık yüzde 52 oranında arttı. Okulların kapanması, sosyal aktivitelerin azalması ve evde geçirilen zamanın artması, bu durumun başlıca nedenleri arasında gösteriliyor. Bu artış, hükümeti dijital bağımlılıkla mücadele konusunda daha hızlı ve etkili adımlar atmaya yöneltti.
İngiltere’de çocukların çevrimiçi ortamda korunmasına yönelik bir dizi yasal düzenleme de geçtiğimiz haftalarda yürürlüğe girdi. Medya denetim kuruluşu Ofcom’un belirlediği yeni kurallar çerçevesinde, sosyal medya platformları artık algoritmalarını çocuklara zararlı içerikleri filtreleyecek şekilde düzenlemekle yükümlü. Bu, platformların daha güvenli bir ortam sunması için atılan önemli bir adım.
Ayrıca, sosyal medya platformlarının yaş doğrulama sistemlerini güçlendirmesi ve çocuk kullanıcıların gizliliğini koruyacak önlemleri uygulamaya koyması da zorunlu hale getirildi. Bu sayede, çocukların kimlik bilgilerinin korunması ve uygunsuz içeriklere erişimlerinin engellenmesi hedefleniyor. Bu yeni düzenlemeler, sosyal medya platformlarını daha sorumlu davranmaya teşvik ediyor.
Burada akla gelen en önemli soru, bu tür sınırlamaların gerçekten işe yarayıp yaramayacağı. Uzmanlar, bu konuda farklı görüşlere sahip. Bazıları, sınırlamaların çocukların dijital bağımlılığını azaltmada etkili olabileceğini savunurken, bazıları ise daha kapsamlı bir eğitim ve bilinçlendirme çalışması yapılması gerektiğini belirtiyor.
Çocuk psikoloğu Dr. Elif Kaya, “Sadece sınırlama getirmek yeterli değil. Çocukların neden sosyal medyada bu kadar çok vakit geçirdiğini anlamak ve onlara alternatif aktiviteler sunmak gerekiyor. Ailelerin çocuklarıyla daha fazla iletişim kurması, onların ilgi alanlarını desteklemesi ve sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemelerine yardımcı olması önemli,” diyor. Dr. Kaya’nın bu sözleri, sorunun sadece yasaklarla çözülemeyeceğini gösteriyor.
Sonuç olarak, İngiltere hükümetinin bu adımı, çocukların dijital dünyadaki güvenliğini sağlama ve sağlıklı gelişimlerini destekleme yolunda atılmış önemli bir adım olarak değerlendirilebilir. Ancak, bu düzenlemelerin ne kadar etkili olacağı, zamanla yapılacak değerlendirmelerle ortaya çıkacak. Unutulmamalıdır ki, teknoloji çağında çocukları korumak, sadece yasaklarla değil, bilinçli ve dengeli bir yaklaşımla mümkün.