Eski İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Başsavcı Akın Gürlek’e yönelik sözleri nedeniyle yargılandığı davanın üçüncü duruşması için Silivri’de hakim karşısına çıktı. Duruşma, Çağlayan Adliyesi’ndeki salonun yetersiz kalması nedeniyle Silivri Ceza İnfaz Kurumu’na alındı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik yolsuzluk soruşturmasıyla gündemde olan eski İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, bugün bir kez daha hakim karşısındaydı. Bu seferki dava konusu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’e yönelik sarf ettiği sözler. Davanın üçüncü duruşması, Silivri Marmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumu yerleşkesindeki 1 No’lu duruşma salonunda gerçekleşti.
Hatırlanacağı üzere dava, İmamoğlu’nun 20 Ocak 2025 tarihinde katıldığı bir panelde kullandığı ifadeler üzerine açılmıştı. O dönemde yaptığı konuşmada Başsavcı Gürlek ve ailesi hakkında bazı açıklamalarda bulunan İmamoğlu, bu sözleri nedeniyle “kamu görevlisine görevinden dolayı alenen hakaret, tehdit ve terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” gibi ciddi suçlamalarla yargılanıyor.
Peki, İmamoğlu o panelde tam olarak ne demişti? İşte bu sorunun cevabı, davanın seyrini belirleyecek en önemli unsurlardan biri. Duruşma salonunda, o konuşmanın kayıtları tekrar tekrar dinlendi, ifadeler üzerinde uzun uzadıya tartışıldı. Avukatlar, müvekkillerinin sözlerinin bağlamından koparıldığını ve yanlış yorumlandığını savunurken, savcı ise İmamoğlu’nun ifadelerinin kamu görevlisine yönelik açık bir hakaret ve tehdit içerdiğini iddia etti.
Davanın Silivri’ye taşınması da dikkat çeken bir detay oldu. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yürütülen bu önemli yargılamanın, normalde Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde yapılması bekleniyordu. Ancak mahkeme, Çağlayan’daki salonların yetersiz kalması gerekçesiyle duruşmanın Silivri’ye alınmasına karar verdi. Bu durum, davanın kamuoyunda yarattığı yoğun ilgi nedeniyle güvenlik önlemlerinin artırılması ihtiyacından da kaynaklanmış olabilir.
Sabahın erken saatlerinden itibaren Silivri Ceza İnfaz Kurumu önünde hareketlilik başladı. İmamoğlu’nun destekçileri, davayı takip etmek için gelen gazeteciler ve güvenlik güçleri, cezaevi yerleşkesinde yoğun bir kalabalık oluşturdu. Duruşma salonuna girişler sıkı güvenlik önlemleri altında yapıldı. Salonda, sanık İmamoğlu, avukatları, savcı ve mahkeme heyeti yer aldı.
Duruşma boyunca, tanıkların ifadeleri dinlendi, deliller incelendi ve tarafların savunmaları alındı. İmamoğlu, önceki savunmalarını tekrar ederek, Başsavcı Gürlek’e yönelik herhangi bir hakaret veya tehdit kastının olmadığını savundu. Sözlerinin, o dönemde yaşanan siyasi gerginliklerin etkisiyle söylenmiş olabileceğini, ancak kesinlikle bir kamu görevlisini hedef alma amacı taşımadığını ifade etti.
Savcı ise, İmamoğlu’nun ifadelerinin açıkça suç unsuru taşıdığını ve cezalandırılması gerektiğini savundu. Başsavcı Gürlek’in terörle mücadelede önemli görevler üstlendiğini ve İmamoğlu’nun sözlerinin, bu mücadeleyi sekteye uğratabilecek nitelikte olduğunu iddia etti. Savcı, İmamoğlu’nun “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” suçundan da cezalandırılmasını talep etti.
Üçüncü duruşma sonunda, mahkeme heyeti kararını açıklamadı. Duruşma, ileri bir tarihe ertelendi. Mahkeme, eksik delillerin tamamlanması ve tanıkların dinlenmesi için ek süre verdi. Dava sürecinin ne kadar süreceği ve nasıl bir sonuçla tamamlanacağı şimdilik belirsizliğini koruyor.
Ancak, bu davanın sadece İmamoğlu’nun değil, Türk siyasetinin geleceği açısından da önemli sonuçlar doğurabileceği açık. İmamoğlu’nun mahkum olması durumunda, siyasi kariyerinde ciddi bir kırılma yaşanabileceği, beraat etmesi durumunda ise yeniden siyaset sahnesinde daha güçlü bir şekilde yer alabileceği konuşuluyor.
Dava süreci boyunca, kamuoyunun ve medyanın ilgisi de devam edecek gibi görünüyor. Özellikle yaklaşan yerel seçimler öncesinde, bu davanın siyasi atmosferi nasıl etkileyeceği merakla bekleniyor.
Davanın Silivri’ye taşınması, bazı vatandaşların tepkisine neden oldu. Özellikle İstanbul’dan Silivri’ye gelmek zorunda kalan davacı ve davalı yakınları, ulaşım zorluğu ve zaman kaybı nedeniyle mağdur olduklarını dile getirdiler. Bazı vatandaşlar ise, davanın Silivri’de görülmesinin, kamuoyunun davayı takip etmesini zorlaştırdığını ve şeffaflık ilkesine aykırı olduğunu savundular.
Davanın seyrini etkileyebilecek bir diğer faktör ise, kamuoyunun davaya olan ilgisi. Sosyal medyada ve çeşitli platformlarda, dava ile ilgili farklı görüşler dile getiriliyor. Bazı kullanıcılar İmamoğlu’na destek verirken, bazıları ise yargının bağımsızlığına saygı duyulması gerektiğini savunuyor. Bu farklı görüşler, davanın siyasi boyutunu da gözler önüne seriyor.
Sonuç olarak, İmamoğlu’nun Başsavcı Gürlek’e yönelik sözleri nedeniyle açılan dava, Türk yargı sisteminin ve siyasi arenanın önemli bir gündem maddesi olmaya devam ediyor. Dava sürecinin nasıl ilerleyeceği ve nasıl bir sonuçla tamamlanacağı, önümüzdeki günlerde daha da netleşecek.