İmam Hatip Liseleri Tartışması: Prof. Avşar’dan Tarihi Perspektif ve Eleştirilere Cevap

Yayınlama: 17.10.2025
A+
A-

Akademisyen Prof. Dr. Zakir Avşar, imam hatip liseleri üzerinden yürütülen tartışmalara tarihi bir perspektif getirerek, okulların toplumsal talebin ve modernleşme arayışının bir sonucu olduğunu savundu. Avşar, imam hatip liselerinin kuruluş amacından sapmadığını ve Türkiye’nin özgün yapısına uygun bir model olduğunu vurguladı.

İmam Hatip Liseleri Tartışması: Prof. Avşar’dan Tarihi Perspektif ve Eleştirilere Cevap

ANKARA (BHA) – Son günlerde LGS sonuçları üzerinden alevlenen imam hatip liseleri tartışmasına Haber7 yazarı Prof. Dr. Zakir Avşar’dan dikkat çekici bir yorum geldi. Avşar, “İmam hatip liseleri: Tarihin akışı içinde toplumsal talebin ve modernleşme arayışının kesişim noktası” başlıklı yazısında, okulların geçmişten günümüze uzanan serüvenini değerlendirdi ve yapılan eleştirilere cevap verdi.

LGS Sonuçları ve İmam Hatip Liselerine Yönelik Eleştiriler

LGS sonuçlarının açıklanmasının ardından bazı çevreler tarafından imam hatip liselerine yönelik eleştirilerin yükseldiğini belirten Prof. Avşar, bu eleştirilerin gerçeği yansıtmadığını savundu. Avşar, “Gerçek dışı iddialarla kamuoyu oluşturulmak, sinsi bir şekilde İmam Hatip okulları hedefe konulmak istendi” ifadelerini kullandı.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın tüm illerde birincilik alan öğrencilerin sayısı ve okullarını açıklamasına rağmen, bazı çevrelerin Mahmud Celalettin Ökten ismi üzerinden “itibar suikastı” girişiminde bulunduğunu iddia eden Avşar, bu yaklaşımın kabul edilemez olduğunu vurguladı.

Mahmud Celalettin Ökten ve İmam Hatip Liselerinin Mimarları

Prof. Avşar, merhum Tahsin Banguoğlu, Tevfik İleri ve Mahmud Celalettin Ökten’in Türkiye’ye önemli hizmetlerde bulunduğunu ve dini bilgilerin öğretilmesinin önünü açtığını belirtti. Özellikle Mahmud Celalettin Ökten’in (Celal Hoca) isminin imam hatip okullarında yaşatılmasının “tam bir kadirşinaslık” örneği olduğunu ifade etti.

Türkiye’de Eğitimin Tarihi Seyri ve İmam Hatip Liselerinin Doğuşu

Türkiye’de eğitimin her dönemde toplumsal taleplerle devletin modernleşme vizyonunun kesiştiği bir alan olduğunu dile getiren Avşar, Cumhuriyetin ilk yıllarında eğitimin dini içeriklerden arındırılmasının toplumsal bir boşluk yarattığını söyledi. “Millet namazını kıldıracak, cenazesini kaldıracak imam bulamaz hale gelmiştir” diyen Avşar, bu durumun Anadolu’nun manevi değerleriyle yoğrulmuş toplumsal yapısıyla uyuşmadığını vurguladı.

Osmanlı döneminde medreselerin yalnızca dini bilgi değil, aynı zamanda sosyal bilimler ve fen derslerinin de verildiği merkezler olduğunu hatırlatan Avşar, Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile medreselerin kapatılmasının din hizmetlerini yürütecek insan kaynağı yetiştirilmesinde bir eksiklik yarattığını belirtti.

Çok Partili Hayat ve İmam Hatip Liselerinin Açılması

1940’lı yılların sonu ve 1950’li yılların başının, Türkiye’nin çok partili hayata geçişiyle birlikte toplumsal taleplerin daha açık bir şekilde ifade edilebildiği bir dönem olduğunu belirten Avşar, 1949’da Ankara’da açılan din görevlileri kurslarının bu talebin bir sonucu olduğunu söyledi. 1950’de Demokrat Parti’nin iktidara gelmesi ve Tevfik İleri’nin Milli Eğitim Bakanlığına getirilmesiyle imam hatip okullarının açılması sürecinin hızlandığını ifade etti. 1951 yılında İstanbul’da açılan ilk imam hatip okulunun, modern anlamda dini eğitimin kurumsallaşmasının temel taşı olduğunu vurguladı.

Mahmud Celalettin Ökten’in Eğitim Felsefesi ve İmam Hatip Modelinin Oluşumu

Mahmud Celalettin Ökten’in imam hatip okullarının eğitim felsefesini oluşturduğunu ve müfredatın yalnızca dini ilimlerle sınırlı kalmaması gerektiğini savunduğunu belirten Avşar, fen ve sosyal bilimlerin çağın gereklerine uygun biçimde okutulmasının zorunluluğuna dikkat çekti. Bu sayede imam hatip okullarının, dini ve ahlaki eğitimle modern bilimsel eğitimi birleştiren, Türkiye’nin özgün toplumsal yapısına uygun bir model olarak şekillendiğini ifade etti.

İmam Hatip Liselerinin Temel İşlevleri

Prof. Avşar, imam hatip liselerinin kuruluş amacından itibaren iki temel işlev üstlendiğini vurguladı: Birincisi, toplumun din hizmetlerinde görev alacak insan kaynağını yetiştirmek; ikincisi ise dini bilgiye sahip, manevi değerlere bağlı, sosyal hayatın farklı alanlarında sorumluluk alabilecek bireylerin yetişmesini sağlamak.

Sonuç olarak Prof. Avşar’ın değerlendirmeleri, imam hatip liselerinin Türkiye’deki eğitim sisteminin önemli bir parçası olduğunu ve toplumsal talepler doğrultusunda ortaya çıktığını gösteriyor. Okulların, dini eğitimin yanı sıra modern bilimleri de kapsayan bir müfredatla öğrencilerini hayata hazırlaması, Türkiye’nin özgün eğitim modelini oluşturmasında önemli bir rol oynuyor.

REKLAM VERMEK İÇİN ARAYIN
0532 659 8130