Temiz Hava Hakkı Platformu’nun 2024 raporu, Türkiye’de hava kirliliğinin insan sağlığı ve ekonomiye etkilerini gözler önüne serdi. Rapora göre, bir yılda 62 bin kişi hava kirliliği nedeniyle hayatını kaybederken, ekonomik kayıp 138 milyar dolara ulaştı.
ANKARA-BHA – Nefes almak giderek daha da zorlaşıyor. Sadece mecazi anlamda değil, kelimenin tam anlamıyla. Temiz Hava Hakkı Platformu’nun (THHP) bugün yayınladığı 2024 yılı hava kirliliği raporu, içimizi karartacak cinsten. Rapora göre, Türkiye’de sadece bir yıl içinde tam 62 bin kişi, doğrudan hava kirliliğinin yol açtığı rahatsızlıklar nedeniyle hayatını kaybetti. Bu, her gün ortalama 170 kişinin, kirli hava yüzünden hayata veda etmesi demek. Düşünsenize, her gün bir uçak düşüyor ve kimse kılını kıpırdatmıyor!
İşin sadece insan sağlığıyla sınırlı kalmadığını da belirtmek gerek. Rapor, hava kirliliğinin Türkiye ekonomisine yıllık maliyetinin 138 milyar dolar olduğunu ortaya koyuyor. Bu rakam, ülkenin gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYH) hatırı sayılır bir bölümüne denk geliyor. Yani, kirli hava sadece ciğerlerimizi değil, cebimizi de yakıyor. Bu parayla neler yapılmazdı ki? Yeni hastaneler, okullar, yollar… Ama maalesef, havayı temizlemek yerine, kirletmeye devam ediyoruz.
Peki, bu kadar can alan ve ekonomiyi sarsan hava kirliliğinin kaynağı ne? THHP Koordinatörü Deniz Gümüşel, sorunun temelinde “partikül madde” olarak adlandırılan kirleticilerin yattığını söylüyor. Özellikle de “Partikül Madde 2,5” (PM2.5) olarak bilinen, çapı 2,5 mikrometreden küçük olan bu kirleticiler, solunum yoluyla akciğerlere kadar inebiliyor ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Gümüşel, çözümün planlı kentleşmede olduğunu vurguluyor: “Kentleşmenin planlı bir şekilde ilerlemesini sağlayabilirsek, hava kirliliği bedeli Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği değerlere indirilebilir ve ekonomik maliyet azaltılabilir.” Yani, şehirleri betona gömmek yerine, yeşili koruyarak, toplu taşımayı teşvik ederek ve sanayi tesislerini yerleşim yerlerinden uzak tutarak bu sorunun üstesinden gelinebilir.
Gelelim rapordaki en çarpıcı bilgilere: Türkiye’nin havası en kirli şehirleri hangileri? Maalesef, bu listede ilk sıralarda yer almak hiç de övünülecek bir durum değil. Rapora göre, Türkiye’de hava kirliliğinin en yüksek olduğu iller Iğdır, Erzincan ve Kütahya. Bu şehirlerde yaşayan vatandaşlarımızın sağlığı, diğer şehirlere göre çok daha büyük bir risk altında. İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerde ise hava kalitesi “hassas” düzeyde. Yani, buralarda da durum pek iç açıcı değil. Özellikle kronik rahatsızlığı olanlar, yaşlılar ve çocuklar için risk her geçen gün artıyor.
Peki, bu durumla ilgili neler yapılabilir? Uzmanlar, öncelikle “Partikül Madde 2,5” olarak bilinen kirleticiler için yasal bir sınır değeri belirlenmesi gerektiğini vurguluyor. Şu anda Türkiye’de PM2.5 için herhangi bir yasal sınır değeri bulunmuyor. Bu da, hava kirliliğinin kontrol altına alınmasını zorlaştırıyor. Çevre İçin Hekimler Derneği’nden Prof. Dr. Çiğdem Çağlayan, PM2.5’in tehlikesine dikkat çekiyor: “Partikül Madde 2,5 akciğerlerin en uçlarına kadar ilerleyip damar sistemine geçebiliyor. Bu nedenle sağlık açısından büyük risk oluşturuyor.” Yani, bu kirleticiler sadece solunum yolu rahatsızlıklarına değil, kalp ve damar hastalıklarına, hatta kansere bile yol açabiliyor.
Raporda yer alan bir diğer çarpıcı bilgi ise, hava kirliliği seviyesinin Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) standartlarına düşürülmesi halinde Türkiye’de her yıl en az 60 bin hayatın kurtarılabileceği. Düşünsenize, her yıl 60 bin insan, sadece daha temiz bir havada yaşayarak hayatta kalabilir. Bu, büyük bir şehirde yaşanan bir felaket gibi. Ama bu felaket, her gün sessiz sedasız yaşanıyor. Ve ne yazık ki, pek çok insan bunun farkında bile değil.
Peki, bizler bireysel olarak neler yapabiliriz? Öncelikle, bu konuda bilinçlenmeli ve çevremizi bilinçlendirmeliyiz. Toplu taşıma araçlarını tercih ederek, daha az enerji tüketerek ve geri dönüşüme önem vererek hava kirliliğinin azaltılmasına katkıda bulunabiliriz. Ayrıca, yerel yönetimlere ve merkezi hükümete baskı yaparak, hava kirliliğinin önlenmesi için daha etkili politikalar uygulanmasını talep edebiliriz. Unutmayalım ki, temiz hava hepimizin hakkı. Ve bu hakkımızı korumak için hep birlikte mücadele etmeliyiz.