KKTC’de Güngör çöplüğünde çıkan yangın, bölge halkını zehirli duman altında bıraktı. Uzmanlar, vahşi depolama alanına dönen tesisin halk sağlığını tehdit ettiğini belirtiyor, acil önlem çağrısı yapıyor.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, güzelim adanın bir köşesinde, Güngör’de yükselen dumanlarla boğuşuyor. Güngör Düzenli Katı Atık Depolama Tesisi, yine yangınla gündemde. “Düzenli” kelimesi ne kadar ironik değil mi? Çünkü bölge halkı, bu tesisin düzensizliğinden, ihmallerinden bıkmış durumda. Her yangında aynı kabus, aynı zehirli hava…
Yangın, tesisin vahşi depolama alanında çıktı. “Vahşi depolama” ne demek biliyor musunuz? Çöplerin gelişi güzel yığıldığı, hiçbir önlem alınmadan bekletildiği bir alan demek. Yani, yangına davetiye çıkarmakla aynı şey. Uzmanlar aylardır, hatta yıllardır bu duruma dikkat çekiyor. “Burası vahşi depolama alanı, her an yangın çıkabilir” diye bağırıyorlar ama kimse dinlemiyor.
Peki, bu yangın neye sebep oluyor? Öncelikle, dayanılmaz bir koku. Pencere açmak, balkona çıkmak işkenceye dönüşüyor. Ama koku sadece başlangıç. Asıl tehlike, havaya karışan zehirli gazlar. Bu gazlar, solunum yolu hastalıklarına, alerjilere, hatta daha ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Özellikle çocuklar, yaşlılar ve kronik rahatsızlığı olanlar büyük risk altında.
Bölge halkı isyanlarda. Sosyal medyada, yerel haber sitelerinde feryatlarını duyurmaya çalışıyorlar. “Ne zaman önlem alacaksınız?”, “Daha kaç yangın çıkacak?”, “Çocuklarımız zehirleniyor!” gibi sorularla yetkililere sesleniyorlar. Ama maalesef, bu sorulara tatmin edici bir cevap henüz gelmedi.
Vatandaşlardan Ayşe Teyze, “Yeter artık, bıktık bu çöplükten! Her yaz aynı dert. Evde hasta yatanım var, nefes alamıyor. Ne yapacağımızı şaşırdık,” diyor. Ayşe Teyze’nin feryadı, aslında bölgedeki birçok insanın ortak feryadı.
Peki, KKTC’de atık yönetimi neden bu kadar zor? Neden modern, çevreye duyarlı bir tesis kurulamıyor? Bu soruların cevabı, maalesef karmaşık. Ekonomik sorunlar, bürokratik engeller, siyasi çekişmeler… Hepsi bu işin bir parçası. Ama mazeret üretmek yerine, çözüm üretmek gerekiyor. Çünkü ortada bir halk sağlığı sorunu var. Ve bu sorun, her geçen gün büyüyor.
Güngör çöplüğündeki yangın, sadece bir çevre felaketi değil, aynı zamanda bir yönetim krizi. Yetkililerin bu krizi çözmek için acil adımlar atması gerekiyor. Aksi takdirde, Güngör ve çevresindeki insanlar, zehir solumaya devam edecek.
Çevre Mühendisi Dr. Elif Demir, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Güngör’deki durum artık alarm veriyor. Bu tesis, modern atık yönetimi prensiplerinden çok uzak. Vahşi depolama, yangın riskini artırıyor ve halk sağlığını tehdit ediyor. Acilen modern bir atık yönetim sistemine geçilmesi gerekiyor,” dedi.
Dr. Demir, ayrıca atık ayrıştırmanın önemine de dikkat çekti. “Atıkların kaynağında ayrıştırılması, geri dönüşüm oranlarını artırır ve depolama alanına giden atık miktarını azaltır. Bu da yangın riskini düşürür,” diye ekledi.
Güngör çöplüğündeki yangın söndürülecek mi? Söndürülecek. Ama asıl soru şu: Bu yangın, bir şeyleri değiştirecek mi? Yetkililer, bu defa gerçekten harekete geçecek mi? Yoksa, bir sonraki yangına kadar her şey unutulacak mı? Halkın beklentisi, bu defa somut adımlar atılması. Modern bir atık yönetim tesisi kurulması, atık ayrıştırma sistemlerinin yaygınlaştırılması ve çevre denetimlerinin sıklaştırılması… Bunlar, acil olarak yapılması gerekenler.
Umarız, bu defa Güngör’den yükselen dumanlar, sadece bir çevre felaketinin değil, aynı zamanda bir değişimin de habercisi olur.