Gelenekler ve Gençlik: Köprüler mi, Uçurumlar mı?

Yayınlama: 22.10.2025
A+
A-

Türkiye’de gençlerin gelenek ve göreneklerle ilişkisi, modern yaşamın etkisiyle dönüşüyor. Peki bu değişim, kültürel mirasımızın geleceği için ne anlama geliyor?

Gelenekler ve Gençlik: Köprüler mi, Uçurumlar mı?

Kayseri’den Ali Bozkurt bildiriyor… Türkiye, yüzyıllardır yoğrulmuş, her köşesinde farklı bir renk, farklı bir ses barındıran zengin bir kültürel mirasa sahip. Bu mirası ayakta tutan en önemli unsurlardan biri de kuşkusuz gelenek ve göreneklerimiz. Düğünden bayrama, asker uğurlamasından komşuluk ilişkilerine kadar hayatımızın her alanına işlemiş bu değerler, bizi biz yapan temel taşlardan. Peki, hızla değişen dünyada, özellikle de gençlerin gözünde bu geleneklerin yeri nerede?

Eskiden bayramlarda aile büyüklerinin ellerini öpmek, onlarla uzun sohbetlere dalmak, akraba ziyaretleri yapmak adettendi. Şimdi ise, yoğun şehir hayatı, iş güç telaşı derken bu ziyaretler seyrekleşti. Belki de yerini bir telefon görüşmesi, bir mesaj aldı. Kötü mü oldu? Belki de sadece değişti. İşte tam da bu noktada, gençlerin bu değişime nasıl ayak uydurduğu, gelenekleri nasıl yorumladığı sorusu önem kazanıyor.

Gelenek Nedir, Görenek Nedir?

Gelin, işin en başına dönelim. Gelenek dediğimiz şey, bir toplumun ortak hafızası. Yüzyıllar boyunca oluşmuş, nesilden nesile aktarılmış değerler, inançlar, alışkanlıklar bütünü. Görenek ise, bu geleneklerin günlük hayattaki pratik yansımaları. Yani, bayramda şeker toplamak bir gelenek değil ama bayram sabahı erkenden kalkıp büyüklerin elini öpmek bir görenek. Düğünde davul zurna çalmak bir gelenek, ama kız isteme merasimi bir görenek. Anlatabiliyor muyum?

Türkiye’de gelenek ve görenekler, sadece kültürel değil, aynı zamanda dini inançlarla da harmanlanmış durumda. Ramazan ayında tutulan oruçlar, Kurban Bayramı’nda kesilen kurbanlar, Mevlit Kandili’nde yapılan dualar… Hepsi, hayatımızın ayrılmaz bir parçası. Ama gençler için bu ne ifade ediyor?

Dijital Çağın Çocukları ve Gelenekler

Günümüz gençliği, bambaşka bir dünyada büyüyor. Ellerinde akıllı telefonlar, kulaklarında kulaklıklar, gözleri sosyal medyada. Küresel kültürün etkisi altında, farklı değerlere, farklı yaşam tarzlarına maruz kalıyorlar. Bu durum, onların geleneksel değerlere olan bağlılıklarını nasıl etkiliyor? İşte can alıcı soru bu.

Kayseri’de yaşayan 22 yaşındaki Ayşe, üniversite öğrencisi. Bayramlarda ailesiyle birlikte büyüklerini ziyaret ettiğini, ama bu ziyaretlerin eskisi kadar uzun sürmediğini söylüyor. “Eskiden bütün gün oturur, sohbet ederdik. Şimdi herkesin acelesi var. Bir kahve içip kalkıyoruz” diyor. Ayşe, geleneklere saygı duyduğunu, ama aynı zamanda kendi hayatını da yaşamak istediğini belirtiyor. “Gelenekler güzel, ama beni boğmamalı” diye ekliyor.

Görücü usulü evlilikler artık pek rastlanmıyor. Gençler, kendi eşlerini kendileri seçmek istiyor. Ama kırsal bölgelerde hala bu tür evliliklerin yaygın olduğunu da unutmamak gerek. Bayramlarda büyükleri ziyaret etme adeti azalıyor, ama sosyal medya üzerinden bayram mesajları göndermek yaygınlaşıyor. Yani, gelenekler değişiyor, dönüşüyor, ama tamamen yok olmuyor.

Sorgulayan, Ama Sahip Çıkan Gençlik

Gençlerin çoğu, gelenek ve görenekleri sorgulayarak benimsiyor. Onları körü körüne uygulamak yerine, günümüzün şartlarına uyarlamaya çalışıyorlar. Bu da aslında çok güzel bir şey. Çünkü bu sayede gelenekler yaşamaya devam ediyor, sadece şekil değiştiriyor.

Sosyal medyada dolaşırken denk gelmişsinizdir. Gençler, yöresel kıyafetlerle, halk oyunlarıyla ilgili paylaşımlar yapıyor, eski yemek tariflerini yeniden keşfediyor. Hatta bazıları, dedelerinden, ninelerinden öğrendikleri el sanatlarını yaşatmaya çalışıyor. Bu, geçmişe olan ilginin devam ettiğini gösteriyor. Sadece bu ilginin biçimi değişmiş durumda.

Mesela, Instagram’da “Anadolu Lezzetleri” diye bir sayfa var. Genç bir aşçı, Anadolu’nun dört bir yanından topladığı tarifleri, kendi yorumuyla paylaşıyor. Sayfanın binlerce takipçisi var. Bu da gösteriyor ki, gençler geleneksel lezzetlere ilgi duyuyor, ama onları modern bir şekilde sunulmasını istiyor.

Eğitim ve Geleneklerin Geleceği

Gelenek ve göreneklerin yaşatılmasında eğitimin rolü büyük. Ailede başlayan değerler eğitimi, okulda devam etmeli. Gençlere, kültürel kimliklerini tanımaları, anlamaları için fırsatlar sunulmalı. Ama bu, onlara bir şeyler dayatmak anlamına gelmemeli. Aksine, onları bilinçlendirmek, bilgilendirmek, merak uyandırmak gerekiyor.

Kayseri’deki bir lisede, “Geleneksel El Sanatları” diye bir ders açılmış. Öğrenciler, bu derste halı dokuma, çömlek yapımı gibi el sanatlarını öğreniyor. Öğretmenleri, onlara bu sanatların tarihini, önemini anlatıyor. Öğrenciler de bu sayede hem eğleniyor, hem de kültürel miraslarına sahip çıkıyor.

Sonuç Yerine…

Günümüz Türkiye’sinde gençlik ve gelenekler arasında karmaşık bir ilişki var. Ama bu ilişki, umutsuz bir tablo çizmiyor. Aksine, gençler gelenekleri sorguluyor, değiştiriyor, dönüştürüyor, ama aynı zamanda onlara sahip çıkıyor. Bu değişim, kültürel değerlerimizin yok olması anlamına gelmiyor. Aksine, onların daha bilinçli, daha çağdaş bir şekilde yeniden inşa edilmesi anlamına geliyor. Toplum olarak bu süreci doğru yönetirsek, hem geçmişimizle bağımızı koruyabilir, hem de geleceğe daha sağlam adımlarla ilerleyebiliriz.

Unutmayalım ki, gelenekler sadece geçmişten gelen bir miras değil, aynı zamanda geleceğe taşınacak bir emanettir.

REKLAM VERMEK İÇİN ARAYIN
0532 659 8130