Gelenek mi, Trend mi? Türk Gençliği ve Kültürel Miras Arasında Bir Köprü

Yayınlama: 14.10.2025
A+
A-

Türkiye’de gençlerin gelenek ve göreneklere bakışı, modern yaşamın etkisiyle değişiyor. Kimi değerler unutulmaya yüz tutarken, kimileri de yeni yorumlarla yaşamaya devam ediyor.

Gelenek mi, Trend mi? Türk Gençliği ve Kültürel Miras Arasında Bir Köprü

Ali BOZKURT/KAYSERİ-BHA – Anadolu toprakları, asırlardır farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış, her köşesinde ayrı bir hikaye barındıran zengin bir kültürel mozaik. Bu mozaikteki her bir parça, yani gelenek ve göreneklerimiz, bizi biz yapan, kimliğimizi şekillendiren en önemli unsurlardan. Peki, bu zengin miras, günümüz Türkiye’sinde, özellikle de genç nesiller nezdinde nasıl bir karşılık buluyor? Değişen dünya düzeni, küreselleşme rüzgarları, dijitalleşme furyası, gençlerimizin bu köklü değerlerle ilişkisini nasıl etkiliyor? İşte bu soruların peşine düştük, Kayseri’den yola çıkarak Türkiye’nin dört bir yanına uzanan bir yolculuğa çıktık.

Gelenek ve Görenek: Nedir Ne Değildir?

Gelin, işe en temelden başlayalım: Gelenek ve görenek tam olarak ne anlama geliyor? Aslında bu iki kavram, birbirini tamamlayan, iç içe geçmiş iki olgu. Gelenek, bir toplumun yüzyıllar boyunca oluşturduğu, kuşaktan kuşağa aktardığı inançlar, alışkanlıklar ve uygulamalar bütünü. Görenek ise, bu geleneklerin günlük hayattaki somut tezahürleri. Bayramlarda el öpmek, düğünlerde halay çekmek, misafire ikramda bulunmak, asker uğurlaması yapmak… Hepsi birer görenek, hepsi birer kültürel miras.

Türkiye’de gelenek ve görenekler, sadece kültürel değil, aynı zamanda dini motiflerle de yoğrulmuş durumda. Ramazan ayında tutulan oruçlar, Kurban Bayramı’nda kesilen kurbanlar, Mevlid Kandili’nde yapılan dualar… Bu dini ritüeller, gelenek ve göreneklerimizle iç içe geçmiş, yaşamımızın ayrılmaz bir parçası haline gelmiş.

Gençlik ve Değişen Zamanlar

Şimdi gelelim günümüz gençliğine. Onlar, internetin içine doğan, sosyal medyanın dilini konuşan, küresel dünyanın vatandaşı olan bir nesil. Bilgiye ulaşmak, farklı kültürleri tanımak onlar için artık çocuk oyuncağı. Bu durum, onların dünya görüşlerini, değer yargılarını ve dolayısıyla gelenek ve göreneklere bakış açılarını da derinden etkiliyor.

Bir yandan ailelerinden, büyüklerinden duydukları, gördükleri geleneksel değerleri anlamaya çalışıyorlar. Diğer yandan, modern yaşamın sunduğu bireysel özgürlük, farklılık, yenilik gibi kavramlarla karşılaşıyorlar. Bu iki farklı dünya arasında gidip gelirken, gençlerimiz gelenek ve görenekleri yeniden yorumluyor, onlara yeni anlamlar yüklüyor.

Görücü Usulü mü, Aşk Evliliği mi?

Bunun en somut örneklerinden biri evlilik müessesesi. Eskiden, özellikle kırsal bölgelerde, görücü usulü evlilikler yaygınken, günümüzde gençler genellikle kendi tercihleriyle, aşk evliliği yapıyorlar. Ancak, görücü usulünün tamamen ortadan kalktığını söylemek de mümkün değil. Özellikle Anadolu’nun bazı yörelerinde, bu gelenek hala yaşamaya devam ediyor. Hatta, bazı gençler, ailelerinin yönlendirmesiyle görücü usulüyle tanışıp, daha sonra birbirlerine aşık olarak evleniyorlar. Yani, gelenek ve modernlik, burada ilginç bir şekilde harmanlanıyor.

Bayram Sabahları: El mi Öpmeli, Mesaj mı Atmalı?

Bir başka örnek de bayram kutlamaları. Eskiden, bayram sabahları erkenden kalkılır, en güzel kıyafetler giyilir, büyüklerin elleri öpülür, onlardan hayır duaları alınırdı. Şimdilerde ise, şehir yaşamının getirdiği koşuşturma, bireyselleşmenin artması, bu geleneği zayıflatmış durumda. Birçok genç, bayram ziyaretleri yerine, telefonlarından gönderdikleri dijital tebrik mesajlarıyla yetiniyor. Ancak, yine de, aile büyüklerini ziyaret etmeyi, onlarla birlikte bayram sofrasına oturmayı ihmal etmeyenler de var. Yani, gelenek hala yaşıyor, ama şekil değiştiriyor.

Gençlerin Gözünden Gelenekler

Peki, gençlerimiz gelenek ve görenekler hakkında ne düşünüyor? Bu sorunun cevabı, aslında oldukça karmaşık. Çünkü, her gencin bakış açısı, yetiştiği çevreye, aldığı eğitime, yaşadığı deneyimlere göre farklılık gösteriyor.

Ancak, genel olarak söylemek gerekirse, gençlerin büyük bir bölümü gelenek ve göreneklere saygı duyuyor. Onların, bizi biz yapan, kimliğimizi oluşturan önemli değerler olduğunun farkındalar. Ancak, bu değerleri körü körüne benimsemek yerine, sorgulayarak, eleştirerek, çağın gerekliliklerine uygun şekilde yeniden yorumlama eğilimindeler.

Örneğin, bazı geleneklerin, kadın-erkek eşitsizliğini körüklediğini, bireysel özgürlükleri kısıtladığını düşünüyorlar. Bu tür geleneklere karşı çıkıyor, onların değişmesi gerektiğini savunuyorlar. Ancak, misafirperverlik, dayanışma, yardımlaşma gibi değerleri de sonuna kadar destekliyor, onların yaşatılması için ellerinden geleni yapıyorlar.

Sosyal Medya ve Gelenekler: Yeni Bir Köprü mü?

İlginç bir nokta da, sosyal medyanın geleneklerin yaşatılmasındaki rolü. Günümüzde, birçok genç, sosyal medya üzerinden kültürel içerikli paylaşımlar yapıyor. Halk oyunları videoları, yöresel yemek tarifleri, geleneksel kıyafetlerle çekilmiş fotoğraflar… Bu paylaşımlar, geçmişe olan ilginin sürdüğünü, ancak bu ilginin biçim değiştirdiğini gösteriyor. Yani, gençlerimiz gelenekleri modern mecralar aracılığıyla yaşatmaya çalışıyorlar.

Gelecek Nesillere Nasıl Aktaracağız?

Gelenek ve göreneklerin sağlıklı bir şekilde yaşatılabilmesi için, eğitim sisteminin de bu konuda sorumluluk alması gerekiyor. Özellikle aile ve değerler eğitimi, gençlerin kültürel kimliklerini tanımaları açısından büyük önem taşıyor. Ancak, bu eğitimi verirken, gençlere dayatmacı bir yaklaşımla yaklaşmak yerine, onları bilinçlendirici, açıklayıcı bir yaklaşımla yaklaşmak gerekiyor. Aksi takdirde, gençlerimiz geleneklere yabancılaşabilir, onlardan uzaklaşabilirler.

Unutmayalım ki, gelenek ve görenekler, bizi biz yapan, kimliğimizi şekillendiren en önemli unsurlardan. Onları yaşatmak, gelecek nesillere aktarmak, hepimizin sorumluluğu. Ancak, bunu yaparken, değişen dünya düzenini, gençlerin beklentilerini de göz önünde bulundurmalıyız. Gelenekleri çağın gerekliliklerine uygun şekilde yeniden yorumlamalı, onlara yeni anlamlar yüklemeliyiz. Ancak bu şekilde, kültürel mirasımızı gelecek nesillere sağlıklı bir şekilde aktarabiliriz.

Sonuç olarak, günümüz Türkiye’sinde gençlik ile gelenek ve görenekler arasında karmaşık ama dinamik bir ilişki var. Gençler artık sadece miras aldıkları gelenekleri değil, aynı zamanda bu gelenekleri nasıl sürdüreceklerini ve dönüştüreceklerini de tartışıyor. Bu dönüşüm, kültürel değerlerin yok olması değil, aksine daha bilinçli ve çağdaş bir şekilde yeniden inşa edilmesidir. Toplum olarak bu süreci sağlıklı yönetmek, hem geçmişle bağımızı korumamıza hem de geleceğe daha sağlam adımlarla ilerlememize olanak tanıyacaktır.

Kaynak: BHA

REKLAM VERMEK İÇİN ARAYIN
0532 659 8130