İsrail’in Gazze’ye yönelik son saldırıları, binlerce sivilin evsiz kalmasına ve yaşam koşullarının daha da kötüleşmesine neden oldu. Saldırılarda çok katlı binalar ve çadır kampları hedef alınırken, uluslararası toplumdan acil yardım çağrıları yükseliyor.
Gazze Şeridi, son günlerde İsrail ordusunun yoğun hava saldırıları altında adeta bir enkaza dönmüş durumda. Özellikle son 72 saatte artan saldırılarda, sivillerin yaşadığı çok katlı binalar ve barınma amaçlı kurulan çadır kampları hedef alındı. Bu durum, zaten zorlu koşullarda yaşam mücadelesi veren binlerce Filistinliyi daha da umutsuzluğa sürükledi.
Bölgeden gelen bilgilere göre, saldırılarda beş çok katlı bina tamamen yıkıldı. Binalarda yaşayan yaklaşık 20’şer kişiden oluşan aileler düşünüldüğünde, bu saldırılar sonucunda 4 bin 100’den fazla çocuk, kadın ve yaşlı evsiz kaldı. Ancak acı tablo bununla da sınırlı değil. Yerinden edilmiş siviller için kurulan 350 çadırın da hedef alınarak yıkılmasıyla, yaklaşık 3 bin 500 kişi daha barınma hakkını kaybetti.
Gazze’deki Sivil Savunma ekipleri, son üç gün içinde yaklaşık 550 ailenin, yani 7 bin 600 kişinin açıkta kaldığını belirtiyor. Bu rakamlar, bölgedeki insani krizin boyutunu gözler önüne seriyor. Evsiz kalanların en temel yaşam ihtiyaçlarından yoksun bırakıldığı, ölüm tehlikesi, açlık ve kavurucu sıcaklarla mücadele etmek zorunda kaldıkları vurgulanıyor. Düşünün, bir anda evinizden, barkınızdan, tüm eşyalarınızdan oluyorsunuz ve çaresizce hayatta kalmaya çalışıyorsunuz. Bu, Gazze’deki binlerce ailenin yaşadığı acı gerçek.
Sivil Savunma yetkilileri, uluslararası topluma yönelik sert bir çağrıda bulundu: “Dünya, Gazze kentinden yükselen yardım çığlıklarını sessizce izliyor. Binlerce masum insanın hayatını kurtarmak için derhal müdahale edin.” Bu feryat, sadece Gazze’deki yetkililerin değil, orada yaşayan her bir insanın umutsuzluğunu ve çaresizliğini yansıtıyor.
Peki, uluslararası toplum bu çağrıya ne kadar kulak verecek? Bugüne kadar yapılan yardımlar yeterli miydi? Yoksa Gazze’deki insanlar kaderlerine terk mi ediliyor? Bu sorular, vicdan sahibi herkesin sorması gereken sorular.
İsrail ordusu, saldırılarla ilgili henüz resmi bir açıklama yapmadı. Ancak bölgedeki kaynaklar, saldırıların Hamas’a ait olduğu iddia edilen hedeflere yönelik olduğunu belirtiyor. Ne var ki, bu saldırılarda sivillerin yaşadığı binaların ve çadır kamplarının hedef alınması, büyük bir tepkiyle karşılanıyor. Uluslararası hukuk uzmanları, sivillerin hedef alınmasının savaş suçu teşkil edebileceğine dikkat çekiyor.
Bu durum, akıllara şu soruyu getiriyor: Terörle mücadele adı altında sivillerin hayatını tehlikeye atmak ne kadar meşru? Masum çocukların, kadınların ve yaşlıların ölümü, hangi gerekçeyle açıklanabilir?
Saldırılar sadece evleri değil, aynı zamanda Gazze’deki hayatı da durma noktasına getirdi. Elektrik ve su kesintileri yaşanırken, hastaneler ve sağlık merkezleri de hizmet vermekte zorlanıyor. Gıda ve ilaç sıkıntısı her geçen gün artarken, salgın hastalıkların yayılma riski de yükseliyor.
Gazze’de yaşayanlar, bir yandan İsrail saldırılarından korunmaya çalışırken, diğer yandan da açlık, susuzluk ve hastalıklarla mücadele ediyor. Bu zorlu koşullarda, hayatta kalmak için her türlü fedakarlığı yapıyorlar. Ancak ne kadar dayanabilirler, bilinmez.
Gazze’deki durumun ne yöne evrileceği belirsizliğini koruyor. İsrail’in saldırıları durdurup durdurmayacağı, uluslararası toplumun nasıl bir tavır sergileyeceği ve Gazze’deki insanların geleceği, cevabı merakla beklenen sorular arasında.
Ancak bir gerçek var ki, Gazze’deki insanlar yalnız bırakılmamalı. Onların sesine kulak verilmeli, acılarına ortak olunmalı ve hayatta kalmaları için her türlü destek sağlanmalı. Unutulmamalıdır ki, Gazze’de yaşananlar sadece bir coğrafyanın değil, tüm insanlığın sorunudur.