Dünya genelinde elektrikli araç satışları yılın ilk yarısında 9,1 milyona ulaşarak rekor kırdı. Çin ve Avrupa, bu yükselişte başı çekerken, Kuzey Amerika teşviklerin azalmasıyla yavaşladı.
Elektrikli araçlar, benzinli otomobillere meydan okumaya devam ediyor. 2025’in ilk altı ayında dünya genelinde tam 9,1 milyon elektrikli araç satıldı! Bu rakam, sektördeki dönüşümün ne kadar hızlı ilerlediğinin açık bir göstergesi. Peki, bu elektrikli otomobil furyasının arkasında hangi ülkeler var ve Türkiye bu yarışın neresinde?
Elektrikli araç denince akla ilk gelen ülkelerden biri olan Çin, bu alandaki liderliğini sürdürüyor. Yılın ilk yarısında tam 5,5 milyon elektrikli araç satarak adeta şov yaptı. Bu, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 32’lik bir artış demek. Bazı şehirlerde elektrikli araç alımına sağlanan devlet desteklerinin (sübvansiyon) kaldırılacağına dair söylentiler çıksa da, satışlar hız kesmedi. Anlaşılan Çinliler, elektrikli otomobillere olan ilgisinden vazgeçmiyor.
Peki, bu kadar çok elektrikli araç Çin sokaklarında ne anlama geliyor? Daha az hava kirliliği, daha sessiz şehirler ve fosil yakıtlara olan bağımlılığın azalması. Tabii ki, bu durum Çinli otomobil üreticilerinin de yüzünü güldürüyor. Birçok Çinli marka, elektrikli araç teknolojileriyle dünya pazarına açılmaya hazırlanıyor.
Avrupa da elektrikli araçlara geçişte önemli adımlar atıyor. Yılın ilk yarısında 2 milyon elektrikli araç satışı gerçekleşti. Bu, geçen yıla göre yüzde 26’lık bir artış. Özellikle İspanya, Almanya ve İngiltere’de elektrikli araçlara olan talep oldukça yüksek. Ancak, her Avrupa ülkesinde durum aynı değil. Örneğin, Fransa’da devletin elektrikli araç alımına sağladığı destekleri azaltması, satışları olumsuz etkiledi. Fransa’daki satışlar yüzde 13 oranında geriledi. Anlaşılan, devlet teşvikleri elektrikli araç pazarında hala önemli bir rol oynuyor.
Avrupa’daki bu durum, Türkiye için de önemli bir ders niteliğinde. Elektrikli araçlara geçişi hızlandırmak için devletin teşvikleri ve altyapı yatırımları büyük önem taşıyor. Aksi takdirde, Avrupa’daki bazı ülkelerde olduğu gibi, teşviklerin azalmasıyla birlikte satışlarda düşüş yaşanabilir.
Kuzey Amerika’da ise elektrikli araç pazarı diğer bölgelere kıyasla daha yavaş bir büyüme gösterdi. Yılın ilk yarısında sadece yüzde 3’lük bir artışla 900 bin adet elektrikli araç satıldı. Kanada’da satışlar yüzde 23 oranında azalırken, ABD ve Meksika’da sırasıyla yüzde 6 ve yüzde 20 oranında artış görüldü. ABD’de elektrikli araç alımındaki vergi indirimlerinin kaldırılmasıyla birlikte, yıl sonuna doğru talepte daha da belirgin bir düşüş bekleniyor.
Kuzey Amerika’daki bu durumun temel nedeni, benzin fiyatlarının diğer bölgelere göre daha düşük olması ve tüketicilerin büyük araçlara olan alışkanlığı olabilir. Ancak, çevre bilincinin artması ve elektrikli araç teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte, Kuzey Amerika pazarında da önümüzdeki yıllarda daha hızlı bir büyüme bekleniyor.
Peki, Türkiye bu elektrikli otomobil yarışında nerede? Henüz Avrupa ve Çin kadar hızlı bir büyüme göstermese de, Türkiye’de de elektrikli araçlara olan ilgi giderek artıyor. Özellikle yerli otomobilimiz Togg’un piyasaya çıkmasıyla birlikte, elektrikli araç pazarında önemli bir hareketlilik yaşandı. Ancak, Türkiye’de elektrikli araç altyapısının (şarj istasyonları vb.) henüz yeterli seviyede olmaması ve elektrikli araç fiyatlarının yüksek olması, bu alandaki büyümenin önündeki en büyük engellerden biri.
Ulaştırma Bakanlığı’nın yaptığı açıklamalara göre, önümüzdeki yıllarda şarj istasyonu sayısının artırılması ve elektrikli araçlara yönelik teşviklerin sağlanması hedefleniyor. Bu adımların atılmasıyla birlikte, Türkiye’nin elektrikli otomobil pazarında daha hızlı bir büyüme göstermesi bekleniyor.
Rho Motion Veri Müdürü Charles Lester, elektrikli araç pazarındaki gelişmelerle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Lester, özellikle Çin ve Avrupa’nın elektrikli araçlara geçişte öncü rol oynadığını vurgulayarak, “Dünya genelinde satılan her iki elektrikli araçtan biri Çin’de satılıyor. Avrupa’da ise büyüme istikrarlı olsa da bölgesel farklılıklar dikkat çekiyor. Kuzey Amerika’da ise teşviklerin kaldırılması büyümeyi sınırlıyor” dedi.
Lester’ın açıklamaları, elektrikli araç pazarındaki bölgesel farklılıkların ve devlet teşviklerinin önemini bir kez daha ortaya koyuyor. Türkiye’nin de bu alanda başarılı olabilmesi için, doğru stratejilerle ilerlemesi ve gerekli yatırımları yapması gerekiyor.
Elektrikli araç satışlarındaki bu hızlı artış, geleceğin otomotiv sektörünün elektrikli olacağına dair güçlü bir işaret veriyor. Fosil yakıtlı araçların yerini elektrikli araçların almasıyla birlikte, şehirlerde hava kirliliği azalacak, gürültü kirliliği ortadan kalkacak ve daha sürdürülebilir bir çevreye sahip olacağız. Tabii ki, bu dönüşümün başarılı olabilmesi için, devletlerin, otomobil üreticilerinin ve tüketicilerin işbirliği yapması ve gerekli adımları atması gerekiyor. Unutmayalım ki, elektrikli gelecek çok uzakta değil!