İzmir’in incisi Efes Antik Tiyatrosu, 8. Uluslararası Efes Opera ve Bale Festivali’ne ev sahipliği yaptı. Dünyaca ünlü “Kuğu Gölü” balesiyle açılan festival, sanatseverlere unutulmaz bir gece yaşattı.
Özet: Efes Antik Tiyatrosu, Uluslararası Efes Opera ve Bale Festivali ile sanatseverleri ağırladı. “Kuğu Gölü” balesiyle başlayan festival, tarihi atmosferde unutulmaz bir sanat şöleni sundu.
İzmir’in gözbebeği Efes Antik Tiyatrosu, yine o bildiğimiz, o alışık olduğumuz büyülü atmosferiyle sanatseverleri kucakladı. Bu kez sahne, dansın ve müziğin evrensel diliyle yankılandı. Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü’nün himayelerinde düzenlenen 8. Uluslararası Efes Opera ve Bale Festivali, dünyaca ünlü “Kuğu Gölü” balesiyle kapılarını araladı. Tiyatronun o taş duvarları, adeta binlerce yıllık bir tarihin tanıklığını yaparken, sahnedeki zarafet ve estetik, bambaşka bir dünyaya götürdü izleyenleri.
Festivalin açılış gecesi, adeta yıldızlar geçidine dönüştü. Uluslararası arenada adını duyurmuş, parmaklarının ucunda dans eden birer rüzgar olan Daniil Simkin ve Iana Salenko, başrolleri paylaştı. Bu iki ismin sahnedeki uyumu, teknik becerileri ve o tarifsiz sahne enerjileri, izleyen herkesi büyüledi. Her hareketleri, her bakışları, müzikle birleşince ortaya çıkan o muazzam tablo, uzun süre alkışlarla yankılandı antik tiyatronun taş duvarlarında. Sanki o taşlar bile dans ediyordu, o gece.
Efes’in o kendine has atmosferi, klasik balenin zarafetiyle birleşince ortaya bambaşka bir deneyim çıktı. Biletler günler öncesinden tükenmişti, bu da sanatseverlerin ne kadar heyecanlı olduğunu gösteriyordu. Tiyatronun merdivenlerinde yer bulabilen şanslı izleyiciler, hem tarihin derinliklerine yolculuk yaptı, hem de sanatın en yüksek mertebesine şahitlik etti.
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Tan Sağtürk, açılış gecesinin coşkusuyla yaptığı açıklamada, “Rüya aleminde gibiyiz. Gittiğimiz her şehirde aynı heyecanı görüyoruz. Kapalı gişe bir festivalle Türk sanatını sadece ülke içinde değil, uluslararası alanda da tanıtıyoruz,” dedi. Sağtürk’ün bu sözleri, festivalin ne kadar başarılı geçtiğinin ve Türk sanatının dünyaya açılmasındaki rolünün altını çiziyor.
Festival, 13 Temmuz’a kadar sanatseverlere unutulmaz anlar yaşatmaya devam edecek. Program o kadar zengin ki, her zevke hitap edecek bir şeyler mutlaka var.
Festival takviminde neler mi var? 2 Temmuz’da Mozart’ın o eşsiz eseri “Saraydan Kız Kaçırma” sahnelendi. 5 Temmuz’da Carl Orff’un güçlü ve etkileyici yapıtı “Carmina Burana” izleyiciyle buluştu. 8 Temmuz’da ise Halit Ziya Uşaklıgil’in ölümsüz eseri “Aşk-ı Memnu”, opera sahnesine taşındı. Aşkın, ihanetin ve tutkunun karmaşık duyguları, notalarla ve kostümlerle yeniden canlandı.
11 Temmuz’da ise Verdi’nin “La Traviata”sı sahnelenecek. Bu opera, aşkın ve fedakarlığın en dokunaklı hikayelerinden biri olarak biliniyor. Kapanış ise 13 Temmuz’da, Mikis Theodorakis’in o coşkun müzikleriyle sahnelenen “Zorba” balesi ile yapılacak. Ankara Devlet Opera ve Balesi’nin sahneleyeceği bu eser, Ege’nin sıcaklığını ve enerjisini Efes’e taşıyacak.
Festival, sadece yetişkinleri değil, minik sanatseverleri de düşündü. 29 Haziran’da Bornova Kültür ve Sanat Merkezi Necdet Aydın Sahnesi’nde sahnelenen “Şekeronya” isimli müzikli çocuk oyunu, çocukları kitapların büyülü dünyasına götürdü. Renkli kostümler, eğlenceli şarkılar ve öğretici hikayelerle dolu bu oyun, çocukların hayal güçlerini geliştirmelerine katkı sağladı.
Uluslararası Efes Opera ve Bale Festivali, antik çağın o görkemli mirasıyla sanatın evrensel dilini bir araya getirmeye devam ediyor. Her yıl olduğu gibi, bu yıl da unutulmaz bir sanat şöleni yaşatıyor. Efes Antik Tiyatrosu, sadece bir tarihi mekan değil, aynı zamanda sanatın kalbinin attığı bir yer olduğunu bir kez daha kanıtladı.