Bir zamanlar kağıt ve kalemle var olan edebiyat, artık dijital çağın etkisiyle farklı bir tarza bürünüyor. Teknoloji, her alanı etkilediği gibi, edebiyatı da etkisi altına almakta. Peki bu durum edebiyatın ruhuna zarar mı veriyor, yoksa onu yeniden mi doğuruyor?
Artık bir yazar olmak için yayınevlerinin kapısına gitmeye gerek yok. Bloglar, e-kitap platformları gibi mecralarda herkes sesini duyurabiliyor… Ancak bu kolaylıkların yanında, kitap kokusunu alamadan büyüyen bir nesil yetişiyor. Sayfa çevirme hissinden, beğendikleri cümlelerin altını çizme hissinden, bir kitaba dokunma, onu yanında taşıma hissinden yoksun yetişen bu nesil için göz yorgunluğu ve dikkat bozukluğu da cabası.
Son dönemde yapay zekanın yazdığı şiirler ve hikayeler tartışma konusu. Peki yapay zekanın duyguları var mı? Elbette yok, ancak kolaylıklarını da göz ardı etmemek gerek…
Sonuç olarak teknoloji, edebiyatı dönüştürüyor ancak yok etmiyor. Kimisi için kitap kokusu, bir kağıdı/sayfayı hissetmek; kimisi için de ekran ışığında roman okumak…
Önemli olan hala okumaya, hikayelere, şiirlere, romanlara ihtiyaç duymamız.
Haber: Dilara Baydi