Başkent Mimarlık Günleri Sona Erdi: “Mimarlık, Şehrin Hafızasıdır”
Ankara’da düzenlenen Başkent Mimarlık Günleri’nde, mimarlığın sadece binalar değil, aynı zamanda bir şehrin kimliği ve hafızası olduğu vurgulandı. Etkinlikte, yıkım kültürüne karşı direniş ve kent planlamasında adaletin önemi konuları öne çıktı.
Başkent Mimarlık Günleri Sona Erdi: “Mimarlık, Şehrin Hafızasıdır”
ANKARA (22 Ekim 2025) – Başkent Ankara, geçtiğimiz günlerde önemli bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin öncülüğünde düzenlenen Başkent Mimarlık Günleri, şehrin mimari mirasını ve geleceğini masaya yatırdı. Etkinlik, mimarlar, akademisyenler, bürokratlar, yerel yöneticiler ve mimarlık fakültesi öğrencilerinden oluşan geniş bir katılımcı kitlesini ağırladı. Sergi açılışıyla başlayan program, duayen mimarların onurlandırıldığı ödül töreniyle sona erdi.
Mimarlık, Hayatın Kalbidir
Ankara Kent Konseyi (AKK) Başkanı Halil İbrahim Yılmaz da etkinliğe katılarak mimarlığın sadece binalardan ibaret olmadığını, bir milletin kültürel ve toplumsal hafızasını yansıttığını belirtti. Yılmaz, konuşmasında mimarlığın önemine dikkat çekerek, “Ben, mimarlığın hayatın kalbi olduğunu anladım. Hayata dair her şeyin mimarlık üzerinden, binalar üzerinden dünyaya şahitlik ettiğini gördüm,” dedi. Yılmaz, tarihi yapıları adeta birer mezar taşına benzeterek, “Tarihi yapıları mezar taşı gibi görüyorum; çünkü mezar taşları coğrafyayı vatana dönüştürür. Kent belleğini oluşturan mimarlar da bu vatanın ruhunu yaşatan insanlardır,” ifadelerini kullandı.
Nazım Hikmet’in unutulmaz dizelerini hatırlatan Yılmaz, “İki şey var ancak ölümle unutulur; anamızın yüzüyle şehrimizin yüzü,” diyerek mimarların şehirlerin kimliğini geleceğe taşıyan en önemli aktörler olduğunun altını çizdi. Yılmaz’ın bu sözleri, dinleyiciler tarafından büyük alkış aldı.
Yıkım Kültürüne Karşı Direniş
TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkan Yardımcısı ve AKK Çalışma Grupları Direktörü Mimar Oğuzhan Bozdağ ise etkinliğin bu yılki temasının “yıkım kültürüne karşı bir direniş” olduğunu vurguladı. Bozdağ, “Adaptive Reuse (Uyarlanabilir Yeniden Kullanım) yalnızca eski yapıların yeniden işlev kazanması değil; unutmaya karşı bir hatırlama, sahipsizliğe karşı yeniden sahiplenme çağrısıdır,” dedi. Bu yaklaşımın, sadece binaları korumakla kalmayıp, aynı zamanda şehrin hafızasını da canlı tuttuğunun altını çizdi.
Bozdağ, kent planlamasının sadece fiziksel bir tasarım olmadığını, adaletin mekânsal bir yansıması olduğunu da sözlerine ekledi. Modernleşmeyle birlikte şehirlerin “metrekare hesabına indirgenmiş yatırım araçlarına” dönüşmesinin kabul edilemez olduğunu belirten Bozdağ, “Bir kentin planı aslında bir adalet haritasıdır. Kent hukuku, hak ile mekân arasındaki dengeyi kurar,” dedi. Bozdağ konuşmasını, “Küresel sermaye rant beklerken biz bu topraklardan bereket beklemeye devam edeceğiz,” diyerek tamamladı.
Kent Belleğine Işık Tutan Oturumlar
Etkinliğin ikinci gününde düzenlenen oturumlarda, mimarlığın kent kültürü, hukuk, hafıza ve toplumsal boyutları ele alındı. Farklı disiplinlerden uzmanların katılımıyla gerçekleşen panellerde, Ankara’nın mimari mirası ve geleceği üzerine kapsamlı tartışmalar yapıldı. Özellikle, kentsel dönüşüm projelerinin şehre etkileri ve tarihi yapıların korunması konuları üzerinde duruldu. Katılımcılar, bu tür etkinliklerin kent belleğinin korunması ve mimarlık bilincinin artırılması açısından büyük önem taşıdığını vurguladılar.
Etkinlik boyunca, mimarlık fakültesi öğrencilerinin projeleri de sergilendi. Genç mimarların yaratıcı fikirleri ve çözüm önerileri, katılımcılar tarafından takdirle karşılandı. Öğrenciler, bu tür etkinliklerin kendileri için önemli bir öğrenme ve deneyim fırsatı sunduğunu belirttiler.
Vatandaşlar Ne Diyor?
Etkinliğe katılan Ankaralı vatandaşlardan Ayşe Teyze, “Bu tür etkinlikler çok güzel. Bizim de şehrimize sahip çıkmamız gerektiğini anlıyoruz. Eskiden buralar hep tarlaydı, şimdi beton yığını oldu. Ama bu binaların da bir hikayesi var, onları unutmamak lazım,” dedi. Bir diğer katılımcı Mehmet Bey ise, “Mimarlık sadece bina yapmak değil, şehre ruh katmak demek. Umarım bu etkinlikler, Ankara’nın daha güzel ve yaşanabilir bir şehir olmasına katkı sağlar,” şeklinde konuştu.
Başkent Mimarlık Günleri, Ankara’nın mimari kimliğinin korunması ve geliştirilmesi için önemli bir platform oluşturdu. Etkinlik, katılımcılara ilham verirken, aynı zamanda şehrin geleceği için yeni fikirlerin ortaya çıkmasına da zemin hazırladı.
0532 659 8130
