Barbarlık Müzesi: Lefkoşa’da Bir Ailenin Acı Hatırası ve Kıbrıs Türk Direnişinin Sembolü

Yayınlama: 22.10.2025
A+
A-

Lefkoşa’daki Barbarlık Müzesi, 1963 Kanlı Noel olaylarında katledilen İlhan ailesinin evinde kurulmuş. Müze, Kıbrıs Türk halkının yaşadığı acıları ve direnişi gelecek nesillere aktarıyor.

Barbarlık Müzesi: Lefkoşa’da Bir Ailenin Acı Hatırası ve Kıbrıs Türk Direnişinin Sembolü

Lefkoşa’nın Kumsal semtinde, dar sokakların arasında yükselen mütevazı bir ev… Dışarıdan bakıldığında sıradan bir yapı gibi görünse de, duvarlarının ardında Kıbrıs Türk halkının en karanlık günlerinden birinin acı hatırası saklı. Burası, Barbarlık Müzesi. Sadece bir müze değil, aynı zamanda bir anıt, bir ağıt ve bir direniş sembolü.

24 Aralık 1963 gecesi, tarihe “Kanlı Noel” olarak geçen o karanlık gecede, Binbaşı Dr. Nihat İlhan’ın ailesi, bu evde hunharca katledildi. O gece yaşananlar, Kıbrıs Türk toplumunun hafızasına silinmez bir şekilde kazındı. Bugün o ev, insanlık dışı bir vahşetin tanığı olarak ziyaretçilerini ağırlıyor.

Kanlı Noel’in Unutulmaz Acısı

O gece Dr. Nihat İlhan, görevdeydi. Evde ise eşi Mürüvvet İlhan, henüz gencecik üç evladı; Murat, Kutsi ve Hakan ile birlikte ev sahibi Hasan Yusuf Gudum ve ailesi bulunuyordu. Kanlı Dere tarafından gelen silahlı saldırganlar, acımasızca evi kurşun yağmuruna tuttular. Kapıyı kırarak içeri girdiklerinde ise, tek amaçları vardı: Yok etmek.

Mürüvvet Hanım, can havliyle çocuklarını da yanına alarak banyonun küvetine saklandı. Belki bir umut, belki de sadece yavrularını koruma içgüdüsüyle… Ancak o küvet, onlara mezar oldu. Saldırganlar, makineli tüfeklerle küvetin içindeki anne ve üç çocuğunu acımasızca katlettiler. Tuvalete sığınan Feride Hasan Gudum ise, başına isabet eden bir kurşunla hayatını kaybetti. Evdeki diğer bireyler de ağır yaralandı.

O gece yaşananlar, sadece bir ailenin değil, bir toplumun yüreğine saplanan bir hançer oldu. Kıbrıs Türk halkı, o günden sonra daha da kenetlendi, daha da bilinçlendi. Yaşanan acıları unutmamak ve unutturmamak için de, bu ev bir müzeye dönüştürüldü.

Barbarlık Müzesi’nin Doğuşu

Bu acı olaydan sonra, 1965 yılında Türk Cemaat Meclisi Sosyal İşler Dairesi, bu evi kiraladı. Amaç, yaşanan vahşeti gelecek nesillere aktarmak ve Kıbrıs Türk halkının haklı mücadelesini dünyaya duyurmaktı. 1 Ocak 1966 tarihinde, ev “Barbarlık Müzesi” olarak ziyarete açıldı.

Müze, açıldığı günden itibaren büyük ilgi gördü. Ziyaretçiler, evin her köşesinde yaşanan acıları derinden hissetti. 1975 yılında Eski Eserler ve Müzeler Dairesi tarafından restore edilen yapı, 1980’de kamulaştırıldı. Müzeyi diğerlerinden ayıran en önemli özelliklerden biri ise, ev sahibi Hasan Yusuf Gudum’un ölene kadar evin bir bölümünü kullanmasına izin verilmesiydi. Bu, Kıbrıs Türk toplumunun misafirperverliğinin ve insanlığının en güzel örneklerinden biriydi.

Müzede Neler Var?

Barbarlık Müzesi, 2000 yılında kapsamlı bir onarımdan geçti. 2022 yılında ise TİKA tarafından modern müzecilik anlayışıyla yeniden düzenlendi. Elektrik, mekanik altyapı, teşhir tanzimi ve çevre düzenlemesiyle müze, hem geleneksel hem de dijital anlatım teknikleriyle zenginleştirildi.

Hafızayı Canlı Tutan Mekanlar

Müzede ziyaretçileri etkileyen birçok bölüm bulunuyor. Kronoloji Duvarı, Kanlı Noel olaylarının tarihsel sürecini fotoğraflar ve gazete kupürleriyle anlatıyor. Konuşan Portreler bölümünde, tanıkların röportajları dijital kiosklar üzerinden ziyaretçilere sunuluyor. Dönem Odası’nda ise, katliam kurbanlarının kıyafetleri ve kan bulaşmış eşyaları sergileniyor. Belgesel Odası’nda 1958–1964 yılları arasındaki sosyal ve siyasi gelişmeler belgesel formatında aktarılıyor.

Ancak müzenin en sarsıcı bölümü, şüphesiz ki Banyo Bölümü. Katliamın yaşandığı alan, koruma camı arkasından görülebiliyor. O küvet, o duvarlar, o kan izleri… Her biri, yaşanan vahşetin canlı birer şahidi gibi.

Müzede ayrıca, Hafıza Havuzu adı verilen dokunmatik ekranlarla ziyaretçiler, fotoğraflar üzerinden bilgiye erişebiliyor. Şehitler Duvarı’nda ise, Kumsal Baskını’nda hayatını kaybedenlerin isimleri sanatsal bir dijital kurgu ile anılıyor.

Tanıkların Dilinden O Gece

Müzenin en çarpıcı bölümlerinden biri olan Konuşan Portreler, olaylara tanıklık etmiş kişilerin sesleriyle geçmişi bugüne taşıyor. Müze holünde yer alan iki dijital kiosk aracılığıyla ziyaretçiler, Kemal Öztürk, Işılay Arkan, İsmail Bozkurt, Prof. Dr. Ata Atun, Mehmet Küçük, Sevilay Sadıkoğlu ve Yılmaz Bora gibi isimlerin anlatımlarını dinleyebiliyor. Bu tanıklıklar, o gece yaşananların vahametini daha da gözler önüne seriyor.

Müzenin sorumlusu Ayşe Hanım’la sohbet ederken, “Buraya gelen her ziyaretçi derinden etkileniyor. Özellikle genç nesiller, o gün yaşananları ilk kez bu kadar yakından görüyor ve öğreniyor. Amacımız, bu acıları unutmamak ve unutturmamak. Çünkü ancak geçmişimizi bilirsek, geleceğimizi daha sağlam temeller üzerine inşa edebiliriz,” diyor.

Barbarlık Müzesi, sadece bir trajedinin sergilendiği yer değil; aynı zamanda Kıbrıs Türk halkının haklı mücadelesinin, yaşanmış acıların ve unutulmaması gereken gerçeklerin sembolü. Müze, ziyaretçilerine yalnızca bilgi değil, derin bir empati ve tarihsel bilinç kazandırıyor. Lefkoşa’ya yolunuz düşerse, bu müzeyi mutlaka ziyaret edin. O acı dolu satırları okuyun, o fotoğraflara bakın ve o tanıklıkları dinleyin. Unutmayın, tarih tekerrürden ibarettir. Ve bizler, tarihten ders alarak geleceğimizi şekillendirmek zorundayız.

REKLAM VERMEK İÇİN ARAYIN
0532 659 8130