AP milletvekilleri, AB’yi Gazze’deki insani krize karşı daha sert önlemler almaya çağırarak, İsrail’e yönelik yaptırım ve silah ambargosu uygulanması için baskı yapıyor. Gazze’de yaşanan açlık ve ölümler karşısında AB’nin sessiz kalması sert bir dille eleştiriliyor.
Ankara – BHA Avrupa Parlamentosu (AP) koridorlarında yankılanan bir ses, Gazze’deki insani krize dikkat çekerek İsrail’e yönelik acil önlem çağrısında bulundu. Belçikalı AP Milletvekili Marc Botenga, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı duyuruyla, milletvekillerinin Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas’a bir mektup gönderdiğini açıkladı. Mektup, Gazze’deki ağır insani durum ve İsrail’in yardım bekleyen Filistinlilere yönelik saldırılarına karşı somut adımlar atılması talebini içeriyor. Peki, bu mektup ne anlama geliyor ve AB bu çağrıya nasıl bir yanıt verecek?
Milletvekillerinin kaleme aldığı mektupta, Gazze’deki durumun vahametine dikkat çekiliyor. Özellikle İsrail’in yardım dağıtım noktalarına yönelik saldırıları ve bu saldırılarda hayatını kaybeden binden fazla insanın acısı vurgulanıyor. Mektupta, “AB’nin zayıf tepkisi kabul edilemez” ifadesiyle, birliğin Gazze’deki olaylara karşı gösterdiği yetersiz tepki sert bir dille eleştiriliyor. Gazze’de çocukların açlıktan ölmesi ve temel insani ihtiyaçlara erişimde yaşanan zorluklar, AB’nin sessizliğinin ve eylemsizliğinin ne kadar acı sonuçlar doğurduğunu gözler önüne seriyor. Sanki bir yangın var ve itfaiye sadece su sıkıyormuş gibi yapıyor.
Mektupta ayrıca, 10 Temmuz’da AB ile İsrail arasında imzalanan anlaşmanın ardından Gazze’de herhangi bir iyileşme yaşanmadığı belirtiliyor. Bu durum, anlaşmanın amacına ulaşıp ulaşmadığı sorusunu akıllara getiriyor. Gazze’deki insanlar, bu anlaşmadan bir umut beklerken, değişen bir şey olmaması hayal kırıklığı yaratıyor. Avrupa kamuoyunda da bu duruma tepkiler yükseliyor. İnsanlar, seçilmiş temsilcilerinden daha somut adımlar bekliyor.
Milletvekilleri, mektupta tarihin AB’nin Gazze’deki açlık ve insanlık dramı karşısında sergilediği sessizliği ve “suç ortaklığını” affetmeyeceğini vurguluyor. Bu ağır ifade, aslında Avrupa kamuoyunun vicdanının bir yansıması. Avrupa vatandaşları, Gazze’de yaşananlara sessiz kalınmaması gerektiğini düşünüyor ve seçilmiş temsilcilerinden bu yönde adımlar atılmasını bekliyor. Mektupta, “Avrupa vatandaşları gerçek eylem talep etmek için seslerini yükseltiyor. Seçilmiş temsilcileri olarak artık çifte standartların, sessizliğin ve ortaklığın sona ermesi gerektiğini bildiriyoruz” ifadeleriyle, bu beklenti açıkça dile getiriliyor. Sanki bir alarm çalıyor ve milletvekilleri bu alarmı duyarak harekete geçmeye çalışıyor.
Mektupta, AB Dışişleri Bakanları’nın acil toplanması ve İsrail’e yönelik yaptırımların gündeme alınması talep ediliyor. Ayrıca, İsrail ile silah ticaretine yönelik ambargo uygulanması için üye ülkelere baskı yapılması isteniyor. Bu talepler, Gazze’deki durumun ciddiyetini ve milletvekillerinin beklentilerini açıkça ortaya koyuyor. Peki, AB bu çağrıya kulak verecek mi? Yoksa Gazze’deki insanlık dramına sessiz kalmaya devam mı edecek? Bu sorunun cevabı, önümüzdeki günlerde AB’nin atacağı adımlarla netleşecek. Unutmayalım ki, harekete geçmediğimiz her gün, Gazze’deki Filistinlilerin açlıktan ölmeye veya öldürülmeye terk edildiği bir gün daha demek.
Bu yaptırım çağrısı, aslında uzun zamandır konuşulan bir konu. Daha önce de İspanya, İrlanda ve Slovenya gibi ülkeler, İsrail’e yönelik daha sert önlemler alınması gerektiğini savunmuşlardı. Ancak, Almanya ve Avusturya gibi ülkelerin itirazları nedeniyle bu konuda bir uzlaşmaya varılamamıştı. Şimdi, AP milletvekillerinin bu çağrısıyla, konu yeniden gündeme geliyor. Bakalım bu sefer sonuç farklı olacak mı?
AB, Gazze konusunda bir yol ayrımında. Ya Gazze’deki insanlık dramına sessiz kalmaya devam edecek ve tarihin kara sayfalarına adını yazdıracak, ya da somut adımlar atarak Gazze’ye yardım eli uzatacak ve bölgede barışın sağlanmasına katkıda bulunacak. Avrupa kamuoyu, AB’nin bu imtihandan başarıyla geçmesini umuyor. Çünkü Gazze’de yaşananlar sadece bir bölgenin sorunu değil, tüm insanlığın ortak sorumluluğu.
Unutmayalım ki, Gazze’deki her çocuk, her kadın, her erkek bizim gibi birer insan. Onların da yaşama hakkı var, onurlu bir şekilde hayatlarını sürdürme hakkı var. Bu hakkı korumak için elimizden geleni yapmalıyız. Belki bir mektup yazarak, belki bir gösteriye katılarak, belki de sadece Gazze’deki insanlara destek mesajları göndererek… Ne yaparsak yapalım, sessiz kalmamalıyız.
Gözler şimdi Kaja Kallas’ta ve AB Dışişleri Bakanları’nın olası toplantısında. Alınacak kararlar, Gazze’nin geleceği için belirleyici olacak. Umut ediyoruz ki, vicdanların sesi duyulur ve Gazze’de akan kan durdurulur.