Ankara’da görülen e-imza sahteciliği davasında, 37’si tutuklu 134 sanık hakim karşısına çıktı. İddianamede, depremde hayatını kaybeden avukatların bilgilerinin kullanılarak usulsüz işlemler yapıldığına dair çarpıcı detaylar yer alıyor.
Özet: Ankara’da görülen e-imza sahteciliği davasında, 37’si tutuklu 134 sanık hakim karşısına çıktı. İddianamede, depremde hayatını kaybeden avukatların bilgilerinin kullanılarak usulsüz işlemler yapıldığına dair çarpıcı detaylar yer alıyor.
Ankara’da adliye koridorları bugün hareketliydi. Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında hazırlanan ve kamuoyunda büyük yankı uyandıran e-imza sahteciliği davasının ilk duruşması görüldü. 37’si tutuklu tam 134 sanık, hakimin karşısına çıktı. İddialar oldukça ciddi: Sahte kimliklerle kamu görevlileri adına e-imza almak, bu sayede kamu kurumları ve üniversite sistemlerine sızmak, ehliyet sınav sonuçlarını değiştirmek ve hatta usulsüz diplomalar düzenlemek. Düşünün, bu kadar çok sayıda insanın hayatı, geleceğiyle oynanmış olabilir.
Soruşturma derinleştikçe ortaya çıkan detaylar, dudak uçuklatacak cinsten. İddianameye göre, sanıklar sadece ehliyet sınav sonuçlarını değiştirmekle kalmamış, aynı zamanda öğretmen, eczacı, psikolog gibi farklı meslek gruplarına mensup kişilere usulsüz yollarla unvan kazandırmışlar. Yani, belki de şu an bir eczaneden ilaç alıyorsunuz ve o eczacının diploması aslında sahte! Bu durum, hepimizin güvenliğini tehdit ediyor.
Peki, bu kadar geniş çaplı bir sahtecilik nasıl mümkün oldu? İşte burada e-imzaların rolü devreye giriyor. Sanıkların, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı ve yardımcıları, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Eğitim Öğretim Daire Başkanı ve hatta 14 üniversitenin öğrenci işleri personelinin e-imzalarını kopyaladığı iddia ediliyor. Bu e-imzalar sayesinde de sistemlere rahatça sızmışlar.
İddianamede yer alan bir diğer ilginç detay ise Osmanlı Padişahı II. Abdülhamid’in torunlarından Abdülhamit Kayıhan Osmanoğlu adına sahte mezuniyet kaydı oluşturulması. YÖK’ün yaptığı açıklamaya göre, Osmanoğlu’nun herhangi bir öğrenci veya mezuniyet kaydı bulunmuyor. Osmanoğlu ise sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, kişisel verilerinin kullanıldığını belirterek suç duyurusunda bulunduğunu duyurmuş. Yani, ünlü bir ismin dahi kimlik bilgileri bu kadar kolaylıkla suistimal edilebiliyor.
Belki de en acı verici detay, 6 Şubat 2023’teki Kahramanmaraş merkezli depremlerde hayatını kaybeden avukatların bilgilerinin kullanılması. İddianameye göre, sanıklar bu avukatların üniversite kayıtlarını silerek, başka kişileri onların yerine kayıt ettirmişler. Düşünün, sevdiklerini kaybetmiş ailelerin acısı tazeyken, bir de böyle bir durumla karşılaşmaları… Kelimeler kifayetsiz kalıyor.
Soruşturma kapsamında hazırlanan iki ayrı iddianamenin birleştirilmesine karar verilmişti. Ancak, bu karara yapılan itiraz üzerine bugün sadece sahte e-imza davası görüldü. Duruşmada sanıklar savunmalarını yaparken, mahkeme heyeti de delilleri değerlendirdi. Önümüzdeki günlerde davanın seyrinin nasıl değişeceği merak konusu. Vatandaşlar, bu kadar ciddi iddiaların olduğu bir davada adaletin yerini bulmasını bekliyor.
Bu dava, sadece bir sahtecilik davası değil, aynı zamanda hepimizin güvenliğine yönelik bir tehdit. Kişisel verilerimizin ne kadar kolaylıkla ele geçirilebildiğini ve kötü amaçlarla kullanılabildiğini gösteriyor. Bu nedenle, yetkililerin bu tür suçlarla mücadelede daha etkin önlemler alması gerekiyor. Aksi takdirde, hepimiz potansiyel birer mağdur olabiliriz.
Dava süreci devam ederken, gözler adliyede olacak. Bakalım, bu karmaşık ve bir o kadar da üzücü olaylar zincirinde adalet tecelli edecek mi?