Avrupa Birliği, sınır güvenliğini artırmak amacıyla yeni bir sisteme geçiyor. AB vatandaşı olmayan ziyaretçilerin biyometrik verileri kayıt altına alınacak, böylece izin verilen kalış sürelerine uyulup uyulmadığı anlık olarak takip edilebilecek.
Avrupa Birliği, sınır güvenliğini güçlendirme hedefiyle önemli bir adım atıyor. Artık AB vatandaşı olmayan, kısa süreli seyahat edenlerin pasaport bilgileriyle birlikte parmak izi ve yüz görüntüsü gibi biyometrik verileri de kayıt altına alınacak. Bu yeni uygulama, Avrupa’ya seyahat eden milyonlarca insanı yakından ilgilendiriyor. Peki, bu sistem tam olarak ne anlama geliyor ve günlük hayatımıza nasıl yansıyacak?
AB’nin hayata geçireceği Elektronik Giriş-Çıkış Sistemi (EES), temel olarak Avrupa Birliği’ne seyahat eden ve AB vatandaşı olmayan kişilerin giriş ve çıkışlarını dijital ortamda takip etmeyi amaçlıyor. Bu sistem sayesinde, kişilerin vize sürelerini aşıp aşmadığı, yani izin verilen kalış sürelerine uyup uymadığı gerçek zamanlı olarak izlenebilecek. Yetkililer, bu sayede olası güvenlik açıklarının ve yasa dışı göçün önüne geçmeyi hedefliyor.
Daha önce, sınır kontrollerinde pasaport damgalama işlemiyle takip sağlanıyordu. Ancak bu yöntem hem zaman alıcıydı hem de hatalara açıktı. Yeni sistemle birlikte, biyometrik verilerin kullanılması sayesinde daha hızlı ve güvenilir bir takip mekanizması oluşturulmuş olacak. Özellikle sık sık Avrupa’ya seyahat edenler için bu durum, sınır geçişlerindeki bekleme sürelerini azaltma potansiyeli taşıyor.
EES uygulamasının ilk etapta belirli kara, hava ve deniz sınır noktalarında başlatılması planlanıyor. Zamanla sistemin tüm sınır kapılarında kademeli olarak genişletileceği belirtiliyor. Bu, özellikle Türkiye’den Avrupa’ya seyahat edenler için önemli bir değişiklik anlamına geliyor. Özellikle kara yoluyla seyahat eden vatandaşlarımız, sınır kapılarında bu yeni uygulamayla karşılaşacaklar.
Ancak, uygulamanın herkesi kapsamadığını da belirtmek gerekiyor. AB üyesi ülkelerin vatandaşlarının yanı sıra, Schengen Bölgesi’ne dahil olan İzlanda, Lihtenştayn, Norveç ve İsviçre vatandaşları sistemden muaf tutulacak. Yani, bu ülkelerin vatandaşları için mevcut uygulamalar geçerliliğini koruyacak.
Avrupa Birliği yetkilileri, EES’nin 10 Nisan 2026 tarihine kadar, yaklaşık 6 ay içinde tüm sınır kapılarında tam olarak faaliyete geçmesini hedefliyor. Bu tarihe kadar, sistemin altyapısının tamamlanması ve personelin eğitilmesi gibi hazırlıklar yapılacak. Yetkililer, uygulamanın sorunsuz bir şekilde hayata geçirilmesi için titizlikle çalıştıklarını vurguluyor.
Yeni sistemin hayata geçmesiyle birlikte, Avrupa’ya seyahat edecek olan AB vatandaşı olmayanların bazı noktalara dikkat etmesi gerekiyor. Öncelikle, seyahat öncesinde pasaportlarının geçerlilik süresini kontrol etmeleri ve gerekli vize işlemlerini tamamlamaları önemli. Ayrıca, sınır kapılarında biyometrik veri kaydı için hazırlıklı olmaları ve yetkililerin yönlendirmelerine uymaları gerekiyor.
Özellikle ilk uygulamalarda, sistemin yeni olması nedeniyle bazı aksaklıklar yaşanabileceği de göz önünde bulundurulmalı. Bu nedenle, seyahat planlarını yaparken sınır geçiş sürelerini biraz daha uzun tutmak faydalı olabilir. Ayrıca, seyahat edecekleri ülkenin konsolosluk veya büyükelçiliklerinin internet sitelerinden güncel bilgileri takip etmeleri de öneriliyor.
Güvenlik uzmanları, EES’nin Avrupa’nın sınır güvenliğini artırma konusunda önemli bir adım olduğunu belirtiyor. Özellikle terörle mücadele ve yasa dışı göçün önlenmesi açısından sistemin büyük fayda sağlayacağı vurgulanıyor. Ancak, sistemin etkin bir şekilde işlemesi için veri güvenliğinin sağlanması ve kişisel bilgilerin korunması gerektiği de uzmanlar tarafından dile getirilen önemli bir nokta.
Hukukçular ise, biyometrik verilerin toplanması ve işlenmesi konusunda bazı endişeler taşıyor. Kişisel verilerin korunması hakkının ihlal edilmemesi için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması ve sistemin şeffaf bir şekilde işletilmesi gerektiği belirtiliyor. Avrupa Birliği yetkilileri ise, veri güvenliği konusunda gerekli tüm önlemlerin alındığını ve sistemin Avrupa Birliği’nin veri koruma mevzuatına uygun olarak tasarlandığını ifade ediyor.
Türkiye, Avrupa Birliği ile yakın ticari ve kültürel ilişkilere sahip bir ülke. Her yıl milyonlarca Türk vatandaşı, turizm, iş veya eğitim amacıyla Avrupa ülkelerine seyahat ediyor. Bu nedenle, EES uygulamasının Türkiye açısından da önemli etkileri olacak. Özellikle sınır kapılarında yaşanabilecek yoğunluklar ve biyometrik veri kaydı işlemleri, seyahat sürelerini etkileyebilir.
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, uygulamanın Türk vatandaşları üzerindeki etkilerini yakından takip ettiklerini ve Avrupa Birliği yetkilileriyle sürekli temas halinde olduklarını bildirdi. Bakanlık, vatandaşların seyahatlerinde herhangi bir sorun yaşamaması için gerekli tüm önlemlerin alınacağını ve bilgilendirme çalışmalarının yapılacağını duyurdu.
Sonuç olarak, Avrupa Birliği’nin hayata geçireceği Elektronik Giriş-Çıkış Sistemi, Avrupa’ya seyahat edenler için yeni bir dönemin başlangıcı anlamına geliyor. Sistem, sınır güvenliğini artırma hedefiyle hayata geçirilirken, seyahat edenlerin de bazı noktalara dikkat etmesi ve hazırlıklı olması gerekiyor. Umarız ki, bu yeni uygulama sayesinde seyahatler daha güvenli ve sorunsuz bir şekilde gerçekleşir.