MİT’in PKK tasfiye raporu beklenirken, 2 bin PKK’lının Suriye’ye geçerek SDG’ye katılması Ankara’nın tepkisini çekti. Yıl sonuna kadar Türkiye’nin talepleri karşılanırsa, suça karışmamış PKK’lıların hukuki statüsü için yasal düzenleme gündeme gelebilir.
Türkiye, terörle mücadelede kararlılığını sürdürürken, gözler Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) PKK’nın tasfiye sürecine ilişkin hazırlayacağı kritik rapora çevrildi. Raporun içeriği, önümüzdeki dönemde atılacak adımlar açısından büyük önem taşıyor. Ancak, Ankara’yı rahatsız eden gelişmeler de yaşanmıyor değil. Edinilen bilgilere göre, yaklaşık 2 bin PKK mensubunun Suriye’ye geçerek, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) saflarına katılması, Türkiye tarafından endişeyle karşılandı. Bu durum, bölgedeki dengeleri değiştirebilecek potansiyele sahip.
Söz konusu geçişler, Ankara’da büyük bir rahatsızlık yaratmış durumda. Güvenlik kaynakları, bu durumun Türkiye’nin sınır güvenliğini tehdit ettiğini ve SDG’nin PKK ile olan ilişkisinin daha da güçlenmesine yol açabileceğini belirtiyor. Bir yetkili, “Bu durum kabul edilemez. SDG’nin bu tür eylemlere müsaade etmesi, terörle mücadeledeki samimiyetini sorgulatır hale getiriyor” şeklinde konuştu.
Peki, bu geçişlerin ardında yatan sebepler neler? Uzmanlar, PKK’nın kırsal alandaki hareket kabiliyetinin azalması ve örgüt içi yaşanan çözülmeler nedeniyle, militanların Suriye’ye geçiş yaparak varlıklarını sürdürmeye çalıştıklarını belirtiyor. Ayrıca, SDG’nin de bu militanları kendi saflarında kullanarak, bölgedeki gücünü artırmayı hedeflediği düşünülüyor.
Devletin ilgili birimleri, PKK’nın tasfiye sürecinin tamamlanmadan, suça karışmamış örgüt mensuplarının hukuki statüsünün tanımlanmasını içeren bir yasal düzenlemeye sıcak bakmıyor. Bu durum, terörle mücadelede gelinen aşamanın korunması ve örgütün yeniden yapılanmasının önüne geçilmesi amacıyla alınıyor. Bir yetkili, “Önceliğimiz, terör örgütünün tamamen etkisiz hale getirilmesidir. Bu süreç tamamlanmadan atılacak adımlar, terörle mücadeleye zarar verebilir” dedi.
Ancak, yıl sonuna kadar Türkiye’nin talepleri yerine getirilirse, suça karışmamış PKK’lıların hukuki statüsünün tanımlanmasını içerecek bir çerçeve yasanın hızla çıkarılması da gündeme gelebilir. Bu yasa, örgüt içinde pişmanlık duyan ve örgütten ayrılmak isteyen kişilere bir fırsat sunmayı amaçlıyor. Ancak, bu durumun gerçekleşmesi için, örgütün tamamen silah bırakması ve Türkiye’nin taleplerinin eksiksiz yerine getirilmesi gerekiyor.
Bu çerçeve yasa ile ilgili tartışmalar uzun süredir devam ediyor. Özellikle muhalefet partileri, bu tür bir yasanın terörle mücadeleyi zayıflatabileceği ve örgütün yeniden güçlenmesine yol açabileceği endişesini taşıyor. Ancak, hükümet yetkilileri, bu yasanın sadece suça karışmamış ve pişmanlık duyan kişilere yönelik olduğunu ve terörle mücadeleyi zayıflatmayacağını savunuyor.
Konuyla ilgili olarak bölge halkının da farklı görüşleri bulunuyor. Kimi vatandaşlar, bu tür bir yasanın bölgedeki huzur ve güven ortamını tesis etmeye yardımcı olacağını düşünürken, kimileri ise terör örgütünün affedilmemesi gerektiğini savunuyor. Diyarbakır’da yaşayan bir esnaf, “Bu yasa, bölgedeki gençlerin örgüte katılmasını engelleyebilir. Örgütten ayrılmak isteyenlere bir fırsat sunulması, bölge için iyi olabilir” dedi.
Öte yandan, Şırnak’ta yaşayan bir vatandaş ise, “Terör örgütünün affedilmesi, şehitlerimizin kanını yerde bırakmak anlamına gelir. Bu tür bir yasa, terörle mücadeleyi zayıflatır” şeklinde konuştu.
Sonuç olarak, PKK’nın tasfiye süreci ve suça karışmamış örgüt mensuplarının hukuki statüsü konusu, Türkiye’nin gündemindeki sıcaklığını koruyor. MİT’in hazırlayacağı rapor, bu konuda atılacak adımlar açısından belirleyici olacak. Yıl sonuna kadar Türkiye’nin taleplerinin yerine getirilip getirilmeyeceği ve suça karışmamış PKK’lılara dönüş yolunun açılıp açılmayacağı, önümüzdeki günlerde netlik kazanacak.