Rio de Janeiro’da gerçekleştirilen uyuşturucu operasyonu, Güney Amerika tarihinin en kanlı operasyonlarından biri olarak kayıtlara geçti. Olayda hayatını kaybedenlerin sayısı 132’ye yükselirken, operasyonun yankıları Brezilya’yı sarsmaya devam ediyor.
Rio de Janeiro… Güneşin, sambanın ve karnavalın şehri. Ama son günlerde, bu coşkulu şehir kanlı bir operasyonun acı bilançosuyla sarsılıyor. Geçtiğimiz 28 Ekim’de, Brezilya güvenlik güçleri tarafından düzenlenen uyuşturucu operasyonunda hayatını kaybedenlerin sayısı, ne yazık ki, 132’ye yükseldi. Bu, sadece Brezilya için değil, tüm Güney Amerika için kara bir leke olarak tarihe geçti.
Operasyonun hedefinde, şehrin yoksul mahallelerinden biri olan ve uyuşturucu ticaretinin merkezi olarak bilinen bir bölge vardı. “Belao do Quitungo” lakaplı Thiago do Nascimento Mendes’in de aralarında bulunduğu 80 kişi gözaltına alındı. Ancak operasyonun sonuçları, hedeflenenin çok ötesine geçti. Sokaklarda yaşanan çatışmalar, masum sivillerin de hayatını kaybetmesine neden oldu.
Peki, bu kadar insanın ölümüne yol açan operasyon nasıl bu noktaya geldi? İşte bu soru, Brezilya kamuoyunu ikiye bölmüş durumda. Bir kesim, uyuşturucu baronlarına karşı sert bir müdahalenin gerekli olduğunu savunurken, diğer kesim ise operasyonun orantısız güç kullanımıyla gerçekleştirildiğini ve insan hakları ihlallerine yol açtığını iddia ediyor.
Operasyonun ardından yaşananlar ise yürek burkan cinsten. Mahalle sakinleri, sevdiklerinin cesetlerini sokaklardan toplamak zorunda kaldı. Gözyaşları ve feryatlar, Rio’nun o neşeli sokaklarına acı bir sessizlik çöktürdü. Bir anne, oğlunun cansız bedenine sarılırken, “Bu adalet mi? Benim oğlum sadece ekmek parası kazanmaya çalışıyordu!” diye feryat ediyordu. Bu feryat, aslında operasyonun yarattığı derin travmanın bir özeti gibiydi.
Operasyonun hedefindeki isimlerden biri olan “Belao do Quitungo” lakaplı Thiago do Nascimento Mendes, Rio’nun yeraltı dünyasının önemli figürlerinden biri olarak biliniyor. Uyuşturucu ticareti, silah kaçakçılığı ve gasp gibi birçok suçtan kaydı bulunan Mendes, uzun süredir güvenlik güçlerinin takibindeydi. Onun yakalanması, yetkililer için büyük bir başarı olarak görülse de, bu başarının bedeli çok ağır oldu.
Brezilya hükümeti, olayla ilgili geniş çaplı bir soruşturma başlattı. Ancak kamuoyunun tepkisi dinmek bilmiyor. İnsan hakları örgütleri, operasyonun bağımsız bir şekilde soruşturulmasını ve sorumluların adalet önüne çıkarılmasını talep ediyor. Birleşmiş Milletler de olayla ilgili endişelerini dile getirerek, Brezilya hükümetine soruşturma çağrısında bulundu.
Bu operasyon, Brezilya’da uyuşturucuyla mücadele yöntemleri konusunda yeni bir tartışma başlattı. Bir yanda, uyuşturucu baronlarına karşı daha sert önlemler alınması gerektiğini savunanlar var. Onlara göre, uyuşturucu ticareti sadece suç örgütlerini değil, tüm toplumu tehdit ediyor. Diğer yanda ise, bu tür operasyonların masum sivillerin hayatını tehlikeye attığını ve insan hakları ihlallerine yol açtığını savunanlar var. Onlara göre, uyuşturucuyla mücadele, insan haklarına saygı çerçevesinde yürütülmeli.
Peki, bu kanlı operasyon Brezilya’da bir şeyleri değiştirecek mi? Bu sorunun cevabı, önümüzdeki günlerde yapılacak soruşturmanın sonuçlarına ve hükümetin alacağı önlemlere bağlı. Ancak bir gerçek var ki, Rio de Janeiro’da yaşanan bu olay, sadece Brezilya’nın değil, tüm dünyanın dikkatini çekmiş durumda. Umarım bu olay, uyuşturucuyla mücadele konusunda daha insancıl ve sürdürülebilir yöntemlerin geliştirilmesine vesile olur.
Brezilya halkı bu acı olayın yaralarını sarmaya çalışırken, dünya da bu trajediden dersler çıkarmalı. Unutulmamalıdır ki, her can kaybı bir insanlık kaybıdır ve hiçbir başarı, insan hayatından daha değerli değildir.