Balkanlar’da Türk Varlığı: Tuna’dan Esen Türküler Dinmeyecek

Yayınlama: 29.10.2025
A+
A-

Murat Anar, Türk Dünyası’nın sadece bağımsız devletlerden ibaret olmadığını, Balkanlar’daki Türk varlığının da unutulmaması gerektiğini vurguluyor. Balkanlar’daki Türklerin kimlik ve eğitim sorunlarına dikkat çekerek, Türkiye’nin bu konuya daha fazla eğilmesi gerektiğini belirtiyor.

Balkanlar’da Türk Varlığı: Tuna’dan Esen Türküler Dinmeyecek

Özet: Türk Dünyası denilince akla sadece bağımsız Türk devletleri mi geliyor? Gazeteci Murat Anar, Balkanlar’da yaşayan Türklerin kimlik mücadelesini ve eğitim sorunlarını gündeme taşıyarak, Türkiye’nin bu bölgeye olan vefa borcunu hatırlatıyor.

Türk Dünyası… Bu kavramı duyduğumuzda gözümüzde canlanan ilk şey, Orta Asya’daki bağımsız Türk devletleri oluyor değil mi? Sanki Türk birliği çalışmaları sadece o coğrafyaya sıkışmış gibi. Oysa Altaylar’dan Tuna’ya uzanan geniş bir coğrafyadan bahsediyoruz. Ve nedense Tuna boyu, yani Balkanlar, bu “Turan” ülküsüne giden yolda hep biraz eksik, biraz zayıf kalmış gibi geliyor bana.

Türk Devletleri Teşkilatı güzel çalışmalar yapıyor, hakkını yemeyelim. Ama isim bile düşündürücü: Türk Devletleri Teşkilatı… Bu isim, devlet sahibi olmayan Türk topluluklarını dışlıyor mu? Onları önemsiz mi kılıyor? Teşkilatın adı neden “Türk Dünyası İşbirliği Teşkilatı” olmasın? Neden tüm Türkleri kucaklamasın?

“Türk” Türk’ten Derman Bekliyor

Ben çoğu zaman AK Parti bünyesinde kurulan Türk Devletleriyle İlişkiler Başkanlığı’na, dilim sürçerek Türk Dünyasıyla İlişkiler Başkanlığı diyorum. Hatta bazen de Bakanlığı… Belki de içimden geçenleri seslendiriyorumdur. Umarım bu yeni başkanlık, isminde “Türk Devletleri” geçse de, Türk dünyasını sadece o devletlerden ibaret görmez. Dünyanın neresinde olursa olsun, her “Türk” Türk’ten destek bekliyor, derdine derman arıyor.

Dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın, her Türk, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni lider, Türk Dünyası’nın beyni olarak görüyor. Ne yazık ki bazı Türk toplulukları kendi devletini kuracak kadar şanslı değil. İşte tam da bu noktada Türkiye’ye büyük bir sorumluluk düşüyor. Onlara sahip çıkmak, onların sesi olmak zorundayız.

Balkanlar: Türk’ün Sancaktarlığını Yaptığı Coğrafya

Balkanlar… Bu topraklarda Türk’ün izi derin. 1. Beyazıt ile 1389’da Osmanlı Balkanlara açılmış, Kanuni Sultan Süleyman’ın fetihleriyle Türk-İslam mührü bu coğrafyaya vurulmuş. “Balkan” kelimesi bile Türkçe kökenli; sıradağ, dağ anlamına geliyor. Ama tarih acımasız. 1699’daki Karlofça Anlaşması ile Balkanlardaki Türk hakimiyeti zayıflamaya başlamış. Ardından isyanlar, savaşlar… 1878’deki 93 Harbi ve 1912 Balkan Savaşları ile de Türk’ün siyasi hakimiyeti son bulmuş.

Gidenler ve Kalanlar: Bir Ayrılık Hikayesi

Devleti “git” dedi diye arkasına bakmadan Balkanlara giden, Türk-İslam mührünü vuran o yiğitlerin torunlarından bir kısmı, 1923’ten itibaren Yunanistan’dan mübadele ile Türkiye’ye geldi. Bir kısmı ise 1879’dan itibaren Bulgaristan’daki ve diğer Balkan ülkelerindeki baskılardan yılınca Türkiye’ye göç etti. Düşünün bir an… Devletiniz size “gel” diyor. Bir gecede doğduğunuz, büyüdüğünüz, anılar biriktirdiğiniz ata topraklarınızı bırakıp çıkıp geliyorsunuz. Ya da zorla gönderiliyorsunuz… Ne büyük bir acı!

Ama Balkanlar’da kalanlar da var. Günümüzde hala Yunanistan’da, Bulgaristan’da, Kosova’da, Makedonya’da, Romanya’da, Bosna Hersek’te, Arnavutluk’ta Türkler yaşıyor. Tahmini nüfusları 2,5 milyon civarında. En çok Türk ise Bulgaristan’da (yaklaşık 800 bin), Kosova’da (yaklaşık 200 bin) ve Yunanistan’da (çoğunlukla Batı Trakya, yaklaşık 150 bin) yaşıyor.

Balkanlar’da “Türk” kelimesi, çoğu zaman “Müslüman” ile eş anlamlı kullanılıyor. Tarihi kaynaklara baktığımızda, Balkanlarda etnik kökenli değil, din kökenli bir ayrım yapıldığını görüyoruz. Müslümanların hepsi, Arnavut, Boşnak, Türk ayrımı yapılmaksızın aynı kategoride değerlendirilmiş. Türk’üm demeye utananlara, “Türkiyeli” kavramını ortaya atanlara duyurulur: Balkanlar’da Türk, Müslümanın diğer adıdır. Türk, Balkanlarda Avrupalıya göre bir ırk ismi değil, bir kültürün, bir mücadelenin, bir varoluşun kimliğidir. Balkanlarda yaşayan diğer ırktan Müslümanlar, kendilerine Türk denmesinden rahatsız olmamışlar, Türk kimliğinden onur duymuşlardır. Türk hala Balkanlarda beklenendir, özlenendir.

Balkanlardaki Türklerin Sorunları ve Çözüm Önerileri

Balkanlarda Türklerin yaşadığı coğrafyada sorunların derecesi farklı olsa da, temelde aynı konular etrafında yoğunlaşıyor: “Türk” kimliği ve eğitim. Unutmayalım ki, Evlad-ı Fatihan’ın nüfusu Balkanlarda günümüzde 2,5 milyon kişi olsa da, o 2,5 milyonun hayatına dokunmak, Türkiye’de yaşayan yaklaşık 35 milyon Balkan kökenli Türk’ün hayatına dokunmak demektir. Balkanlardaki Türklerle, Türkiye’deki Balkan Türklerinin acıları, sevinçleri, sorunları hala bir.

Balkanlardaki Türklerin sorunlarına kalıcı çözümler sunabilmek, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin vefa borcudur. Türkiye için Balkanlarda yaşayan Türkler de, Türkiye’deki Balkan Türkleri de “Kaybedilmiş Toprakların Aziz Hatıraları” olmak zorundadır.

Kosova gibi ülkelerde Türk kimliklerini daha serbest yaşarken, Bulgaristan ve Yunanistan’da sistematik olarak “Türk” kimliği ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. Balkanlardaki Türklerin ilkokuldan yükseköğrenime kadar eğitim sorunları, profesyonel bir şekilde kendini yetiştirmiş eğitimciler tarafından ele alınmalı ve bu sorunlara gerçekçi çözümler sunulmalıdır. YÖK’ün Balkanlarda tanıdığı üniversite sayısı artırılmalıdır.

Eğitimde Neler Yapılmalı?

Türk okullarında Türkçe’yi bile Türk öğretmenlerin öğretmediği, Türk kimliğini, Türk kültürünü bilmeyen öğretmenlerin Türk kültürünü anlattığı gerçeği gözlerden kaçmamalıdır. Balkanlarda hala Türk okulları yavaş yavaş kapatılıyor. Bu okulların neden kapatıldığı araştırılmalı ve bu kapatmalar haksızsa, buna karşı bir duruş sergilenmelidir. Ben her kapanan Türk okulunun asimilasyon projesinin bir parçası olduğunu düşünüyorum. Balkanlardaki Türk azınlığın Türkçe eğitim-öğretim hakkı korunmalıdır.

Türkiye’den Balkanlara gönderilen eğitim müşavirlerinin nitelikleri gözden geçirilmelidir. Bu müşavirlerin yaptığı çalışmalar mercek altına alınmalı, müşavirlikleri denetleyecek ve yönlendirecek bir başmüşavirlik kurularak Balkanlarda eğitim seferberliği başlatılmalıdır. Eğitim müşavirleri makamlarından çıkıp hem o coğrafyayı hem de Balkanlardaki Türk nüfusunu tanımalıdır. Sorunları yerinde tespit edip, çözümleri de yerinde muhataplarına sunmalıdır. Balkan coğrafyasında kaç Türk okulu var, bu okullarda kaç öğrenci, kaç öğretmen var; ders içerikleri neler ve bu içerikler yeterli mi? Türk okullarında kaç TÜRK öğretmen var? Bu soruların cevapları bulunmalı ve bu veriler ışığında devlet ciddiyetinde çalışmalar planlanmalıdır.

Balkanlardaki Türk nüfusunun sorunlarının çözümü için hem Türkiye’deki Balkanlarla ilgili s

REKLAM VERMEK İÇİN ARAYIN
0532 659 8130