Balıkesir depremi sonrası Türkiye’deki fay hatları yeniden gündeme geldi. MTA’nın güncellediği haritaya göre 45 il ve 110 ilçe deprem riski taşıyor.
Dün akşam Balıkesir’de yaşanan 6,1 büyüklüğündeki deprem, hepimizi bir kez daha o acı gerçekle yüzleştirdi: Türkiye bir deprem ülkesi. İstanbul’dan İzmir’e, Denizli’den Kütahya’ya kadar geniş bir coğrafyada hissedilen sarsıntı, yüreklere su serpmese de, uzmanların uzun zamandır yaptığı uyarıları tekrar hatırlattı.
Balıkesir merkezli deprem, özellikle Marmara Bölgesi’nde yaşayanları tedirgin etti. İstanbul’da yaşayan birçok kişi, panikle kendini sokağa attı. Sosyal medyada, deprem anında çekilen videolar ve yapılan paylaşımlar, yaşanan korkuyu gözler önüne serdi. “Sallandık yine,” diyenler, “Ne zaman bitecek bu korku?” diye soranlar… Herkesin aklında aynı soru: Ya daha büyüğü olursa?
İstanbul’da yaşayan Ayşe Teyze, yaşadığı korkuyu anlatırken sesi titriyordu: “Akşam yemeği hazırlıyordum, birden her şey sallanmaya başladı. Sandalyeden düştüm neredeyse. Hemen çocukları aradım, iyi olduklarını öğrenince biraz rahatladım ama o korku hala içimde.”
Bu deprem, Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü’nün (MTA) güncellediği diri fay haritasını bir kez daha gündeme getirdi. Haritaya göre Türkiye’de 45 il ve 110 ilçe, aktif fay hatları üzerinde bulunuyor. Bu da demek oluyor ki, bu bölgelerde yaşayan milyonlarca vatandaşımız, deprem riski altında.
Peki, bu risk altındaki iller hangileri? MTA’nın haritasına göre, İzmir, Balıkesir, Manisa, Muğla, Aydın, Denizli, Burdur, Kütahya, Eskişehir, Bursa, Bilecik, Sakarya, Düzce, Kocaeli, Tekirdağ, Edirne, Çanakkale, İstanbul, Ankara, Konya, Aksaray, Niğde, Nevşehir, Kırşehir, Yozgat, Sivas, Tokat, Amasya, Samsun, Erzincan, Erzurum, Bingöl, Muş, Ağrı, Kars, Hatay, Kahramanmaraş, Osmaniye, Adıyaman, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Elazığ, Malatya ve Adana gibi illerimiz, farklı derecelerde deprem tehlikesiyle karşı karşıya.
Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Ahmet Ercan, deprem sonrası yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin deprem kuşağında olduğunu unutmamalıyız. Bu tür sarsıntılar, her zaman yaşanabilir. Önemli olan, bu duruma hazırlıklı olmak. Binalarımızın depreme dayanıklı olması, acil durum planlarımızın olması ve bilinçli davranmamız gerekiyor,” dedi.
Prof. Dr. Ercan, sözlerine şöyle devam etti: “Depremden sonra en çok yapılan hata, paniklemek. Panik, yanlış kararlar vermemize neden olabilir. Sakin kalmalı, önceden belirlediğimiz güvenli alanlara gitmeli ve yetkililerin açıklamalarını takip etmeliyiz.”
Peki, biz vatandaşlar olarak ne yapmalıyız? Öncelikle, yaşadığımız binaların depreme dayanıklılığını kontrol ettirmeliyiz. Eğer binamız riskli ise, güçlendirme veya yeniden yapım seçeneklerini değerlendirmeliyiz. Ayrıca, evimizde bir deprem çantası bulundurmalı ve ailemizle birlikte bir acil durum planı yapmalıyız.
Deprem çantasında neler olmalı? Temel ihtiyaç malzemelerinin yanı sıra, ilk yardım malzemeleri, düdük, el feneri ve piller de bulundurmalıyız. Ayrıca, önemli belgelerimizin ve ilaçlarımızın birer kopyasını da çantaya koymalıyız.
Unutmayalım, deprem öldürmez, bina öldürür. Bu nedenle, güvenli binalarda yaşamak ve bilinçli davranmak, hayati önem taşıyor. Balıkesir depremi, bize bu gerçeği bir kez daha hatırlattı. Bundan sonra, daha dikkatli ve hazırlıklı olmalıyız.
45 ilin yanı sıra, bu illere bağlı 110 ilçenin de risk altında olması, yerel yönetimlerin sorumluluğunu artırıyor. Bu ilçelerde yaşayan vatandaşlarımızın can güvenliğini sağlamak için, acil eylem planları hazırlanmalı ve uygulanmalıdır. Özellikle, eski ve sağlıksız yapıların bir an önce yenilenmesi gerekiyor.
Konuyla ilgili açıklama yapan Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz, “Depremden etkilenen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Belediyemiz, tüm imkanlarıyla vatandaşlarımızın yanında. Hasar tespit çalışmalarına başladık ve en kısa sürede yaraları sarmak için elimizden geleni yapacağız,” dedi.
Türkiye olarak, deprem gerçeğiyle yaşamayı öğrenmek zorundayız. Bu, sadece devletin veya yerel yönetimlerin sorumluluğu değil, hepimizin sorumluluğu. Bireysel olarak alacağımız önlemler, toplum olarak depremle mücadele gücümüzü artıracaktır. Unutmayalım, bilinçli bir toplum, depreme karşı daha dirençlidir.