Lefkoşa’daki Barbarlık Müzesi, Kanlı Noel’de katledilen İlhan ailesinin evinde, Kıbrıs Türk halkının yaşadığı acıları ve direnişi simgeliyor. Müze, o karanlık gecenin tanıklığını günümüze taşıyarak, tarihin unutulmaması için bir hafıza mekanı olarak hizmet veriyor.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin başkenti Lefkoşa’da, Kumsal semtinde sessizce duran bir ev var. Dışarıdan bakıldığında diğerlerinden farksız, mütevazı bir yapı. Ancak bu evin duvarları arasında, Kıbrıs Türk halkının yüreğine kazınan acı bir olay yaşandı. Burası, 24 Aralık 1963 gecesi, tarihe “Kanlı Noel” olarak geçen o karanlık saldırıda, Binbaşı Dr. Nihat İlhan’ın eşi ve çocuklarının hunharca katledildiği Barbarlık Müzesi.
O gece, Dr. Nihat İlhan görevdeydi. Evde ise eşi Mürüvvet İlhan, üç küçük çocuğu Murat, Kutsi ve Hakan ile birlikte ev sahibi Hasan Yusuf Gudum ve ailesi vardı. Kanlı Dere tarafından gelen silahlı saldırganlar, hiç acımadan evi kurşun yağmuruna tuttular. Ardından kapıyı kırarak içeri girdiler ve tarihe kara bir leke olarak geçecek o vahşeti gerçekleştirdiler.
Mürüvvet Hanım, çaresizlik içinde üç evladını da alarak banyonun küvetine saklanmıştı. Ancak katiller, insanlıklarını yitirmiş bir şekilde, o küvetin içine makineli tüfeklerle kurşun yağdırdılar. Anne ve üç masum yavrusu, o küvetin içinde can verdiler. Tuvalete sığınan ev sahibi Hasan Yusuf Gudum’un eşi Feride Hanım da başından vurularak hayatını kaybetti. Diğer ev sakinleri ise ağır yaralandı. O gece Kumsal’da bir aile yok oldu, yerine tarifsiz bir acı ve öfke kaldı.
Bu acı olayın ardından, o ev kaderine terk edilmedi. 1965 yılında Türk Cemaat Meclisi Sosyal İşler Dairesi tarafından kiralanan ev, 1 Ocak 1966’da “Barbarlık Müzesi” olarak ziyarete açıldı. Amaç, yaşanan vahşeti unutturmamak, gelecek nesillere aktarmak ve Kıbrıs Türk halkının haklı mücadelesini simgelemekti. Yıllar içinde müze, Kıbrıs Türk halkının hafızasında önemli bir yer edindi.
1975’te Eski Eserler ve Müzeler Dairesi tarafından restore edilen yapı, 1980’de kamulaştırıldı. Müzenin en dikkat çekici özelliklerinden biri ise, ev sahibi Hasan Yusuf Gudum’un ömrünün sonuna kadar evin bir bölümünde yaşamasına izin verilmesiydi. Bu durum, Kıbrıs Türk toplumunun merhametini ve vefasını gösteren önemli bir detaydı.
2000 yılında kapsamlı bir onarım gören müze, 2022’de Türkiye Cumhuriyeti’nin önemli kurumlarından TİKA (Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı) tarafından modern müzecilik anlayışıyla yeniden düzenlendi. Elektrik, mekanik altyapı, teşhir tanzimi ve çevre düzenlemesiyle müze, hem geleneksel hem de dijital anlatım teknikleriyle zenginleştirildi. Amaç, ziyaretçilere olayın vahametini daha etkili bir şekilde aktarmak ve müzeyi daha interaktif bir hale getirmekti.
Barbarlık Müzesi’ni ziyaret ettiğinizde, sizi tarihin farklı katmanlarına götüren birçok bölümle karşılaşıyorsunuz. İşte onlardan bazıları:
Bu bölümde, Kanlı Noel olaylarının tarihsel süreci fotoğraflar ve gazete kupürleriyle anlatılıyor. O günlere ait belgeler, ziyaretçilere olayın arka planını ve öncesinde yaşananları daha iyi anlama fırsatı sunuyor.
Müzenin en çarpıcı bölümlerinden biri de “Konuşan Portreler”. Olaylara tanıklık etmiş kişilerin röportajları, dijital kiosklar üzerinden ziyaretçilere sunuluyor. Bu bölümde Kemal Öztürk, Işılay Arkan, İsmail Bozkurt, Prof. Dr. Ata Atun, Mehmet Küçük, Sevilay Sadıkoğlu ve Yılmaz Bora gibi isimlerin anlatımlarıyla, geçmişin acı dolu hatıraları yeniden canlanıyor.
Bu odada, katliam kurbanlarının kıyafetleri ve kan bulaşmış eşyaları sergileniyor. O eşyaları görmek, ziyaretçilerin olayın vahametini derinden hissetmelerini sağlıyor. O gün yaşananların acısı, bu odada adeta elle tutulur hale geliyor.
1958-1964 yılları arasındaki sosyal ve siyasi gelişmeler, bu bölümde belgesel formatında aktarılıyor. O dönemde Kıbrıs’ta yaşanan olaylar, adanın geleceğini şekillendiren önemli dönüm noktaları ziyaretçilere sunuluyor.
Katliamın yaşandığı banyo bölümü, koruma camı arkasından görülebiliyor. O küvet, o duvarlar, o karanlık atmosfer, ziyaretçilerin yüreğine derin bir acı saplıyor. O vahşetin izleri, hala o mekanda hissedilebiliyor.
Dokunmatik ekranlarla ziyaretçiler, fotoğraflar üzerinden bilgiye erişebiliyor. Bu interaktif bölüm, özellikle genç nesillerin tarihe olan ilgisini artırmayı hedefliyor.
Kumsal Baskını’nda hayatını kaybedenlerin isimleri, sanatsal bir dijital kurgu ile anılıyor. O isimler, o yüzler, Kıbrıs Türk halkının hafızasında sonsuza kadar yaşayacak.
Barbarlık Müzesi, sadece bir trajedinin sergilendiği bir yer değil. Aynı zamanda Kıbrıs Türk halkının haklı mücadelesinin, yaşanmış acıların ve unutulmaması gereken gerçeklerin sembolü. Müze, ziyaretçilerine sadece bilgi vermekle kalmıyor, aynı zamanda derin bir empati ve tarihsel bilinç kazandırıyor. Lefkoşa’ya yolunuz düşerse, bu müzeyi mutlaka ziyaret edin. O duvarların arasında fısıldanan acı dolu hikayeleri dinleyin ve tarihin tekerrür etmemesi için üzerinize düşen sorumluluğu hatırlayın.