Liseler Alarm Veriyor: TEDMEM’den Ortaöğretimde Radikal Reform Önerileri

Yayınlama: 13.10.2025
A+
A-

TEDMEM’in son raporu, liselerin gençleri hayata hazırlamakta yetersiz kaldığını ortaya koyuyor. Uzmanlar, zorunlu eğitim süresinden ziyade eğitimin niteliğinin artırılması gerektiğini vurguluyor ve ortaöğretim için yeni bir model öneriyor.

TEDMEM: Eğitimin Süresi Değil, Niteliği Tartışılmalı

ANKARA – BHA – Türkiye’de liseler alarm veriyor! Türk Eğitim Derneği (TEDMEM) tarafından hazırlanan son rapor, ortaöğretimin mevcut durumuyla ilgili çarpıcı gerçekleri gözler önüne serdi. 1997 yılında %38 olan ortaöğretimde okullaşma oranının günümüzde %90’a yaklaşması sevindirici olsa da, liselerin gençleri hayata hazırlama konusunda yetersiz kaldığı vurgulanıyor. Üstelik, kız çocuklarının okullaşma oranının ilk kez erkekleri geçmesi, eğitimde kapsayıcılık açısından önemli bir adım olarak değerlendirilirken, bu başarının nitelikle desteklenmesi gerektiği belirtiliyor.

Liseler Beklentileri Karşılamıyor

TEDMEM’in raporuna göre, Türkiye’deki liseler gençleri ne yükseköğretime, ne iş hayatına, ne de hayata yeterince hazırlayamıyor. Peki, bu durumun nedenleri neler? Rapor, bu sorunun cevabını somut verilerle destekliyor:

  • Üniversite sınavına giren adayların neredeyse üçte ikisi, daha önce de sınava girmiş olanlardan oluşuyor. Bu durum, sınav sisteminde bir “yapay yığılma” yarattığına işaret ediyor. Sanki öğrenciler, bir türlü geçilemeyen bir duvara toslayıp duruyor.
  • Devamsızlık oranları giderek artarken, öğrenciler açık liselere yöneliyor. Bu durum, örgün eğitimin cazibesini yitirdiğinin açık bir göstergesi.
  • Merkezi sınav sistemi, okulların değerini düşürüyor ve öğrenme yerine sadece “seçilme” kültürünü ön plana çıkarıyor. Yani, öğrenciler bilgi edinmek yerine, sadece sınavı geçmeye odaklanıyor.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın verileri de bu durumu doğrular nitelikte. Ortaöğretimde 20 gün ve üzeri devamsızlık oranı, genel liselerde %27 iken, meslek liselerinde bu oran %46,6’ya kadar yükseliyor. Daha da vahimi, öğrencilerin %56’sı okulun kendilerini hayata hazırlamadığını düşünürken, %35’i okulu adeta “zaman kaybı” olarak görüyor. Bu durum, eğitim sisteminde köklü değişikliklerin yapılması gerektiğinin altını çiziyor.

Dünya Eğitime Yatırım Yapıyor, Biz Kısaltmayı mı Düşünüyoruz?

TEDMEM’in uluslararası alanda yaptığı karşılaştırmalar, Türkiye’nin eğitim konusunda farklı bir yöne doğru gittiğini gösteriyor. 1980’lerden bu yana dünya genelinde zorunlu eğitim süresi uzarken, Türkiye 12 yıllık zorunlu eğitim süresiyle Avrupa ortalamasına yakın bir konumda bulunuyor. Fransa, Romanya ve Meksika gibi ülkelerde ise zorunlu eğitim süresi 13-15 yıla kadar çıkmış durumda.

Raporda, “Dünyada eğitimi kısaltma yönünde değil, uzatma ve güçlendirme yönünde bir eğilim olduğu” vurgulanıyor. Finlandiya, Almanya, Danimarka ve Fransa gibi ülkelerin eğitim sistemlerinde yapılan reformların, genç işsizliği oranlarını düşürdüğü ve öğrencileri hayata daha iyi hazırladığına dikkat çekiliyor. Yani, eğitimde başarıya ulaşmak için daha fazla zaman ayırmak ve içeriği güçlendirmek gerekiyor.

“Zorunlu Eğitimi Kısaltma” Fikri Ne Kadar Mantıklı?

TEDMEM, zorunlu eğitimin süresini kısaltma yönündeki gerekçelerin bilimsel bir dayanağı olmadığını belirtiyor. “Mesleğe geç başlama”, “evliliğe geç kalma” gibi söylemlerin, çocukların yüksek yararını gölgelediği ifade ediliyor. Eğitim uzmanlarına göre, bu tür yaklaşımlar, günü kurtarmaya yönelik çözümlerden öteye gidemiyor.

Ortaöğretim İçin 8 Altın Kural

Peki, ortaöğretimi yeniden yapılandırmak için neler yapılmalı? TEDMEM, bu konuda 8 temel ilke öneriyor:

  • Erişim haktır, nitelik bu hakkın içini doldurur. Yani, her öğrencinin eğitim alma hakkı var, ancak bu hakkın kaliteli bir eğitimle desteklenmesi gerekiyor.
  • Süre değil, nitelik tartışılmalıdır. Asıl mesele, eğitimin süresi değil, içeriği ve kalitesidir.
  • Eğitim sınavlara değil, yaşama hazırlamalıdır. Öğrenciler, sadece sınavları geçmek için değil, hayata atıldıklarında başarılı olmak için eğitilmelidir.
  • Eğitim fırsat eşitliğinin aracıdır. Her öğrenciye eşit imkanlar sunulmalı ve eğitim, sosyal adaleti sağlamada bir araç olarak kullanılmalıdır.
  • Sistem bütüncül biçimde ele alınmalıdır. Ortaöğretim, ilköğretim ve yükseköğretimle birlikte bir bütün olarak düşünülmeli ve buna göre planlamalar yapılmalıdır.
  • Kararlar bilimsel veriye dayanmalıdır. Eğitimle ilgili kararlar, bilimsel araştırmalara ve verilere dayalı olarak alınmalıdır.
  • Öğrenciler sistemin öznesidir. Eğitim sistemi, öğrencilerin ihtiyaçlarına ve ilgi alanlarına göre şekillendirilmelidir.
  • Çocuğun yüksek yararı nihai ölçüt olmalıdır. Eğitimle ilgili her türlü kararda, çocuğun en iyi şekilde yetişmesi ve gelişmesi ön planda tutulmalıdır.

TEDMEM’den Ortaöğretime Yepyeni Bir Model

TEDMEM, ortaöğretimin yeniden yapılandırılması için radikal bir model öneriyor. Bu model, öğrencilerin ilgi alanlarına ve hedeflerine göre farklılaşmalarına olanak tanıyor:

  • 11. Sınıfın Sonunda Diploma: Üniversiteye gitmek istemeyen veya doğrudan iş hayatına atılmayı planlayan öğrencilere, 11. sınıfın sonunda standart bir lise diploması verilmesi öneriliyor.
  • 12. Sınıfta Uzmanlaşma: Öğrenciler, 12. sınıfta hedefledikleri alanlara göre akademik veya mesleki olarak derinleşmeli. Yani, üniversiteye gitmek isteyenler akademik derslere ağırlık verirken, meslek sahibi olmak isteyenler mesleki eğitim almalı.
  • Sınavsız Geçiş İmkanı: Meslek yüksekokullarına, öğrencilerin okul başarılarına göre sınavsız geçiş olanağı tanınmalı. Bu sayede, mesleki eğitime olan ilgi artırılabilir.
  • Okul Merkezli Destek Sistemi: Rehberlik, bireysel öğrenme ve akademik destek mekanizmaları güçlendirilmeli. Öğrencilere, ihtiyaç duydukları her konuda destek sağlanmalı.
  • Mesleki Eğitimde Entegrasyon: Haftada 1 gün akademik, 4 gün işyeri temelli eğitim modeli uygulanmalı. Bu sayede, öğrenciler teorik bilgileri pratikle birleştirme imkanı bulmalı.
  • Mezun İzleme Sistemi: Gençlerin mezuniyet sonrası eğitim, istihdam veya girişimcilik alanlarında yönlendirilmesi için bir mezun izleme sistemi kurulmalı. Bu sistem, gençlerin kariyer planlamasına yardımcı olmalı.

TEDMEM’in bu önerileri, Türkiye’deki ortaöğretimin geleceği için önemli bir yol haritası sunuyor. Eğitimde süre tartışmalarından ziyade, niteliğe odaklanmak ve öğrencileri hayata hazırlamak için cesur adımlar atılması gerekiyor. Aksi takdirde, liseler sadece diploma veren kurumlar olarak kalmaya devam edecek ve gençlerin potansiyeli heba olacaktır.

REKLAM VERMEK İÇİN ARAYIN
0532 659 8130