Sosyal medyanın etkisiyle popülerleşen lamine diş uygulamaları, estetik bir gülüşe kavuşmak isteyenler için cazip bir seçenek sunuyor. Ancak uzmanlar, bu uygulamaların riskleri ve alternatifleri konusunda uyarıyor.
Sosyal medya filtrelerinden çıkmış gibi kusursuz bir gülüşe sahip olmak artık hayal değil. Ancak bu hayale ulaşırken sağlığınızdan ve doğal görünümünüzden ödün vermemek gerekiyor. Son yıllarda adını sıkça duyduğumuz lamine diş uygulamaları, estetik kaygıları olan birçok kişinin radarına girmiş durumda. Peki, lamine diş gerçekten herkese uygun mu? Dişler kesiliyor mu? Bu soruların cevabını, Kayseri’nin önde gelen diş hekimlerinden Mehmet Kurt ile konuştuk.
Halk arasında “yaprak diş” olarak da bilinen lamine dişler, aslında dişlerin ön yüzeyine yapıştırılan ultra ince kaplamalar. Porselen veya kompozit malzemeden üretilen bu kaplamalar, dişlerdeki renk bozukluklarını, সিমetrik sorunlarını veya hafif çapraşıklıkları düzeltmek amacıyla kullanılıyor. Peki, diğer estetik diş uygulamalarından farkı ne? Mehmet Kurt, lamine diş uygulamasında dişin yüzeyine müdahale edildiğini, dış dokunun bir miktar alındığını belirtiyor. Ancak bazı durumlarda, “no-prep” denilen, dişin hiç aşındırılmadığı yöntemlerin de kullanılabildiğini ekliyor.
Lamine diş yaptırmaya karar veren biri için süreç, öncelikle detaylı bir muayene ile başlıyor. Diş hekimi, hastanın ağız ve diş yapısını değerlendirerek lamine diş için uygun olup olmadığını belirliyor. Eğer uygunsa, dişlerin ölçüsü alınıyor ve laboratuvarda kişiye özel lamineler hazırlanıyor. İkinci seansta, hazırlanan laminelerin provası yapılıyor. Herhangi bir sorun yoksa, lamineler dişlere yapıştırılıyor ve son rötuşlarla işlem tamamlanıyor. Ancak Mehmet Kurt, lamine diş uygulamasının kendi öncelikli tercihi olmadığını vurguluyor.
Lamine diş yaptırmak isteyenlerin en çok merak ettiği konulardan biri de dişlerin kesilip kesilmediği. Mehmet Kurt, bu durumun dişin yapısına göre değiştiğini söylüyor. Ancak dişe hiç müdahale etmeden lamine diş uygulamasının yapılabildiği hasta sayısının oldukça az olduğunu belirtiyor. Modern tekniklerle ince bir mine tabakası kaldırılıyor olsa da, hiçbir zaman orijinal dişin yerini tutmayacağının altını çiziyor.
“Lamineler birkaç yıl sonra düşer” veya “çok kırılgan olur” gibi söylemlerin ne kadar doğru olduğu da merak konusu. Kurt, porselen laminelerin doğru yapıldığında uzun süre dayanabileceğini ifade ediyor. Ancak asıl önemli olanın, hastanın lamine dişleriyle hayatına nasıl devam edeceği olduğunu vurguluyor. Birçok diş hekiminin, hastalarına elmayı ısırarak yememesi, kabuklu yemişleri dişleriyle açmaması gibi konularda uyarı yapmayı unuttuğunu belirtiyor. Hastaların da bu konularda bilinçli olması gerektiğini ekliyor.
En sık karşılaşılan sorun, lamine dişi nasıl kullanacağını bilmeyen hastaların, lamine dişe uygun olmayan şekilde yemek yemesi veya ağız bakımına dikkat etmemesi sonucu ortaya çıkıyor. Bu durumda, lamineler düşebiliyor ve sorumluluk genellikle diş hekimine yükleniyor. Mehmet Kurt, bu konuda hastaların önceden bilgilendirilmesi ve tüm koşulları kabul etmesi halinde lamine diş uygulamasının yapılması gerektiğini düşünüyor.
Gülüş tasarımı yaptıran herkesin dişlerinin aynı göründüğü algısı da sıkça karşılaşılan bir durum. Mehmet Kurt, bu görüşe katılmıyor. Her dişin kişiye özel tasarlandığını ve herkesin yüzünün farklı olduğunu belirtiyor. Estetik işlemlerin artmasıyla insanların birbirine benzemeye başladığına katıldığını ancak bu durumun sadece gülüş tasarımıyla ilgili olmadığını ekliyor. Dişin yapısı ve rengi, bireyin ağız yapısına ve tercihine göre değişiyor.
Sırf daha güzel görünen dişlere sahip olmak için lamine diş uygulaması yaptırmak isteyenlere Mehmet Kurt’un tavsiyesi net: “Sakın yapmayın!” Hiçbir yapay dişin, insanın orijinal dişi gibi olamayacağını vurguluyor. Dişlerinde doğal sebeplerle kırılma gibi sorunlar yaşamış ya da çapraşıklık, renk bozukluğu gibi doğuştan estetik bozuklukları olan kişilerin lamine dişi tercih edebileceğini söylüyor. Ancak diş gıcırdatma sorunu olanların özellikle dikkat etmesi gerektiğini, zira uykuda beklenmeyen kuvvetler sonucu dişlerin kırılması veya laminelerin düşmesi gibi sorunlarla karşılaşılabileceğini belirtiyor.
Sosyal medyada yayılan “ideal gülüş” algısının, bu işlemlere olan yönelimi artırdığı bir gerçek. Mehmet Kurt, sosyal medyanın insanları her konuda çok fazla etkilediğini, bir dönem burun estetiği furyası yaşandığı gibi şimdi de gülüş tasarımı furyası yaşandığını söylüyor. Ancak 10 yıl sonra doğallığın daha fazla ön plana geçeceğine inanıyor.
Güzel mi yoksa sağlıklı gülüş mü sorusuna ise şu cevabı veriyor: “Her şey sadece görüntüden ibaret değildir. Bireyin sağlığı her zaman ön planda olmalıdır. Dişlerin doğru kapanıyor olması, dişin fonksiyonlarını doğru bir şekilde yerine getirebiliyor olması, hastanın yaşam konforunun iyi olması, çiğneme fonksiyonlarının iyi olması, diş eti sağlığı gibi konular gülüşün güzel olmasından çok daha önce gelmelidir.”
Lamine diş fiyatlarındaki büyük farklılıkların nedenlerini de sorduk. Mehmet Kurt, bu durumun birçok etkene bağlı olduğunu ancak en büyük etkenin kullanılan malzeme olduğunu belirtiyor. Kompozit malzeme ile porselen arasında fiyat farkı olduğunu, ardından diş hekiminin tecrübesinin geldiğini söylüyor. Görünmeyen detaylar ise laboratuvar kalitesi ve coğrafi etkenler.
Lamine yaptırmayı düşünen birinin ilk olarak bruksizm (uykuda diş sıkma) problemi yaşayıp yaşamadığına bakması gerektiğini, kapsamlı bir ağız içi muayenesi yaptırması gerektiğini ve dişlerin yanında diş eti sağlığını da kontrol ettirmesi gerektiğini vurguluyor. Ardından hastaya alternatif tüm tedavilerin anlatılması ve en uygun tedavi çeşidine hasta ile birlikte karar verilmesi gerektiğini ekliyor.
Gülüş estetiği konusunda hekim seçimi yaparken nelere dikkat edilmesi gerektiği de önemli bir konu. Mehmet Kurt, hekim seçerken “veneer tech” lisansı ve deontoloji tecrübesi olup olmadığına dikkat etmekte fayda olduğunu, hekimin çalıştığı laboratuvarın kalitesinin de önemli olduğunu belirtiyor. Hekimin daha önceki uygulamalarını görmek referans açısından faydalı olabilir. Aksi halde diş eti hasarı ve enfeksiyon gibi sorunlar yaşanabileceğini, hatta çene eklemleri ile çevresindeki kas ve bağları etkileyen TMJ disfonksiyonu gibi sağlık sorunlarının ortaya çıkabileceğini ekliyor. Yanlış uygulanmış bir lamine işleminin diş eti çekilmesi, diş hassasiyeti, alttaki dişlerin çürümesi, lamine dişin kırılması veya TMJ sorunları gibi ciddi zararlara yol açabileceğini unutmamak gerekiyor.
Lamine işleminin geri döndürülebilir olup olmadığını sorduğumuzda, Mehmet Kurt’un cevabı net oldu: “Hayır.” Kesilen diş minesinin yerine gelmeyeceğini, pişman olunursa yapılabilecek tek işlemin lamine dişi yeniden yapmak veya düzeltmek olduğunu belirtiyor. Bu nedenle, lamine diş yaptırdıysanız veya yaptırmaya niyetliyseniz bakımınıza ve beslenme şeklinize mutlaka dikkat etmeniz