Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar’da düzenlenen zirvede yaptığı konuşmada İsrail’in Gazze’deki soykırımını ve bölgedeki saldırılarını sert bir dille eleştirdi. Erdoğan, İsrail’in yayılmacı emellerine karşı İslam dünyasının birlik olması gerektiğini vurguladı.
Özet: Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar’da düzenlenen zirvede yaptığı konuşmada İsrail’in Gazze’deki soykırımını ve bölgedeki saldırılarını sert bir dille eleştirdi. Erdoğan, İsrail’in yayılmacı emellerine karşı İslam dünyasının birlik olması gerektiğini vurguladı.
Ankara – 15 Eylül 2025 – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Katar’da düzenlenen önemli bir zirvede konuştu. Konuşmasına başlarken, zirveye katılan devlet adamlarını ve temsilcilerini selamlayan Erdoğan, ev sahipliği dolayısıyla Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani’ye teşekkürlerini iletti. Ancak Erdoğan’ın sözleri, kısa sürede bölgesel gerginliğin tonunu yükselten bir nitelik kazandı. İsrail’in Katar’a yönelik gerçekleştirdiği ve büyük yankı uyandıran saldırıda hayatını kaybeden Filistinli ve Katarlı vatandaşlara rahmet dileyen Erdoğan, yaralılara acil şifa temennisinde bulundu. “Rabbim şehitlerimizi cennetiyle müşerref eylesin,” dediği anlarda salonda derin bir sessizlik hakimdi.
Erdoğan, konuşmasının devamında doğrudan konuya girdi. 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana Gazze’de bir soykırım yaşandığını vurgulayan Erdoğan, bu süreçte İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Ligi’nin defalarca olağanüstü zirveler gerçekleştirdiğini hatırlattı. Bu zirvelerde, İsrail’in saldırılarının sadece Filistin için değil, tüm uluslararası güvenlik için ne denli büyük bir tehdit oluşturduğunun altı çizilmişti. Erdoğan’ın bu sözleri, salonda bulunan birçok temsilcinin başını sallayarak onaylamasına neden oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in sadece Filistin ile sınırlı kalmadığını, Lübnan, Yemen, İran ve Suriye’ye de saldırdığını, Tunus açıklarındaki sivil gemileri hedef aldığını, siyasi liderlere suikastler düzenlediğini ve son olarak Katar’ı vurduğunu belirtti. “İsrail’in haydutluğunu farklı bir boyuta taşıyan bu saldırı, dünya kamuoyu tarafından İslam dünyasının Katar’a koşulsuz desteği olarak görülmelidir,” diyen Erdoğan, Türkiye’nin de dost ve kardeş ülke Katar’ın yanında olduğunu vurguladı. Bu ifadeler, Türkiye’nin bölgedeki müttefikleriyle dayanışma içinde olduğunun açık bir göstergesiydi.
Erdoğan’ın eleştirileri sadece İsrail’in saldırılarıyla sınırlı kalmadı. Netanyahu hükümetinin hedefinin sadece Filistin’deki katliamları sürdürmek değil, aynı zamanda bölgeyi topyekûn istikrarsızlığa sürüklemek olduğunu belirten Erdoğan, İsrail yönetimini “kaostan ve kandan beslenen bir terör zihniyeti” olarak nitelendirdi. Bu sert ifadeler, salonda bulunan bazı temsilciler arasında şaşkınlık yaratırken, bazıları tarafından da desteklendi.
Erdoğan, konuşmasının en dikkat çekici bölümlerinden birinde, “Son dönemde haddini bilmez bazı İsrailli siyasetçi müsveddelerinin ‘Büyük İsrail’ hezeyanını sık sık dile getirdiğini görüyoruz. İsrail’in komşu ülkelerdeki işgal girişimleri bu hedefin açık göstergesidir,” dedi. Bu sözler, İsrail’in bölgedeki yayılmacı politikalarına yönelik doğrudan bir eleştiri niteliği taşıyordu. Erdoğan, İslam dünyasının bu yayılmacı emellere engel olabilecek güce sahip olduğunu da sözlerine ekledi. Salonda bulunan birçok temsilci, bu sözlerin ardından birbirine bakarak, Erdoğan’ın ne kadar kararlı olduğunu anlamaya çalıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca, bazı ülkelerin Filistin’i tanıma yönünde attıkları adımların olumlu olduğunu ancak bunun İsrail’e karşı uygulanacak güçlü yaptırımlarla desteklenmesi gerektiğini belirtti. İsrail yetkililerinin uluslararası hukuk önünde hesap vermesi için daha kararlı diplomatik girişimlerin şart olduğunu da sözlerine ekledi. Erdoğan’ın bu sözleri, uluslararası toplumun İsrail’e karşı daha somut adımlar atması gerektiği yönündeki çağrısı olarak yorumlandı.
Zirve sonrası kulislerde, Erdoğan’ın bu sert açıklamalarının bölgedeki dengeleri nasıl etkileyeceği konuşulurken, Türkiye’nin Filistin davasına olan desteğinin ve İsrail’in yayılmacı politikalarına karşı duruşunun net bir şekilde ortaya konduğu değerlendirmesi yapıldı. Ankara’dan yapılan açıklamada ise, Türkiye’nin bölgede barış ve istikrarın sağlanması için her türlü çabayı göstermeye devam edeceği vurgulandı.