Yönetmen Erkan Ayçam’ın “Son Kalanlar” belgeseli, Bursa’da çekildi ve unutulmaya yüz tutmuş el sanatlarını ve bu sanatları yaşatmaya çalışan son ustaların hikayelerini beyaz perdeye taşıyor. Belgesel, Mayıs ayında izleyiciyle buluşacak ve geleneksel el sanatlarının yok oluşuna dikkat çekmeyi amaçlıyor.
Bursa’dan acı bir çığlık yükseliyor. Sanayi devrimi, teknoloji ve modern yaşamın getirdiği kolaylıklar, yüzyıllardır usta-çırak ilişkisiyle aktarılan, kültürel mirasımızın en değerli parçalarından olan geleneksel el sanatlarını yok olmaya sürüklüyor. Ama umutsuzluğa kapılmayın! Yönetmen Erkan Ayçam, “Son Kalanlar” adlı belgeseliyle bu yok oluşa bir ayna tutuyor, son ustaların hikayelerini bizlere ulaştırıyor.
“Son Kalanlar” belgeseli, adeta bir zaman yolculuğu. Unutulmaya yüz tutmuş zanaatların peşine düşüyor, bu meslekleri hala icra etmeye çalışan son temsilcilerinin hayatlarına dokunuyor. Beşikçilikten kaşıkçılığa, kalaycılıktan eğerciliğe, bıçakçılıktan taş baskıya, çini ustalığından semerciliğe, keçecilikten nalbantlığa kadar birçok farklı el sanatını konu alıyor. Bu sanatlar, sadece birer meslek değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi, bir kültürün ifadesi.
Peki, bu belgesel neden bu kadar önemli? Çünkü bu ustalar, sadece elleriyle bir şeyler üretmiyorlar. Onlar, geçmişi geleceğe taşıyorlar, bir kültürü yaşatıyorlar. Onların hikayeleri, aynı zamanda bizim hikayemiz, bu toprakların hikayesi. Onların yok oluşu, aslında bizim bir parçamızın yok oluşu demek.
Yönetmen Erkan Ayçam, belgeselin amacını şu sözlerle açıklıyor: “Bu film, son kalan ustaların sadece öykülerini değil, teknolojinin acımasız rekabetine nasıl yenik düştüklerini de anlatıyor. Biz bu filmde ustalarımızın sadece mesleklerini değil, onların yaşamlarını, mücadelelerini ve sanatlarını ayakta tutma çabalarını da anlatmak istedik.” Ayçam’ın bu sözleri, belgeselin sadece bir meslek tanıtımı olmadığını, aynı zamanda bir sosyal sorumluluk projesi olduğunu da gösteriyor.
Belgeselin çekimleri Bursa’da yapıldı. Bursa, Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk başkenti olması ve tarihi dokusuyla, geleneksel el sanatlarının hala yaşatıldığı önemli bir merkez. Ancak burada bile, modern dünyanın baskısı hissediliyor. Ustalar, çırak bulmakta zorlanıyor, artan maliyetler ve azalan talep karşısında direnmeye çalışıyorlar.
Bursa’nın tarihi çarşısında, yıllardır semercilik yapan Mehmet Usta’yı ziyaret ettim. Dükkanının duvarları, rengarenk semerlerle dolu. Oğlu, üniversite mezunu ve bambaşka bir alanda çalışıyor. “Oğlumun bu mesleği yapmasını istemedim,” diyor Mehmet Usta, sesi hüzünlü. “Bu işin geleceği yok. Ama ben, son nefesime kadar semer yapmaya devam edeceğim.” Mehmet Usta gibi nice isimsiz kahraman, bu topraklarda sanatını yaşatmaya çalışıyor.
“Son Kalanlar” belgeseli, Mayıs ayında izleyiciyle buluşacak. Belgeselin fragmanını izlediğimde, içimde bir burukluk hissettim. O ustaların ellerindeki hüner, gözlerindeki ışık, beni derinden etkiledi. Bu belgesel, sadece bir film değil, aynı zamanda bir farkındalık çağrısı. Gelin, bu çağrıya kulak verelim, kaybolan değerlerimize sahip çıkalım.
Peki, bizler bu değerlere nasıl sahip çıkabiliriz? Öncelikle, bu ustaların ürünlerini satın alarak onlara destek olabiliriz. El emeği göz nuruyla yapılan bir ürün, fabrikasyon bir üründen çok daha değerlidir. Ayrıca, bu sanatları öğrenmeye istekli gençleri destekleyebilir, onlara burs sağlayabiliriz. Unutmayalım ki, bir kültürü yaşatmak, sadece geçmişi korumak değil, aynı zamanda geleceği inşa etmektir.
Sonuç olarak, “Son Kalanlar” belgeseli, sadece bir film değil, aynı zamanda bir miras. Bu miras, gelecek nesillere aktarılması gereken bir değer. Bu belgeseli izleyerek, hem geçmişimize sahip çıkacak hem de geleceğimize ışık tutacağız. Çünkü bir milletin kimliği, onun kültürel mirasıyla şekillenir.