Burdur’daki Salda Gölü ve çevresindeki kayaçlar, Mars’taki benzer oluşumların sırlarını çözmek için bilim insanlarına rehberlik ediyor. Göller Bölgesi, gezegen bilimi ve gençlerin bilim ilgisi için önemli bir merkez haline geliyor.
Burdur’un gözbebeği Yeşilova’daki Salda Gölü, sadece Türkiye’nin değil, tüm dünyanın dikkatini çekmeye devam ediyor. Bu seferki ilgi, turkuaz sularının güzelliğinden ziyade, bilimsel bir keşfe dayanıyor. Salda Gölü ve çevresindeki Göller Bölgesi’nde bulunan kayaçlar, Mars’taki benzer oluşumların kökenini anlamak için önemli bir referans noktası olarak kabul ediliyor. Yani, aslında bir anlamda Mars’ın jeolojik sırları, Burdur’un topraklarında saklı.
Bu ilginin sebebi, Salda Gölü’nde bulunan magnezyum karbonatların, Mars’taki Jezero Krateri’nde keşfedilen karbonatlarla olan benzerliği. NASA’nın Mars’a gönderdiği “Perseverance” aracı, bu kraterde çalışmalarını sürdürürken, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) araştırmacıları da Salda Gölü ve çevresindeki kayaçları adeta bir dedektif gibi inceliyor. Bu benzerlik, Salda Gölü’nü uluslararası bilim camiasının radarına sokmuş durumda.
Bu önemli araştırmalar, sadece yerel bir çaba değil. İTÜ Jeomikrobiyoloji-Biyojeokimya Laboratuvarı, University College London’a bağlı Mullard Space Science Laboratory (MSSL) ile güçlerini birleştirmiş durumda. Bu işbirliği sayesinde, Göller Bölgesi’ndeki farklı kayaç türleri çok daha detaylı bir şekilde incelenecek. Sanki iki kıtadan bilim insanları, aynı hedefe odaklanmış durumda: Mars’ın geçmişini anlamak.
Peki, bu incelemeler nasıl yapılıyor? Araştırmacılar, Rosalind Franklin Mars gezgininde bulunan PanCam ve Enfys cihazlarının birebir kopyalarını (emülatörlerini) kullanarak kayaç analizleri gerçekleştiriyor. Düşünün ki, Mars’ta kullanılan teknolojinin aynısı, Burdur’daki kayaçların üzerinde deneniyor. Bu sayede elde edilen veriler, Mars’taki karbonat oluşum süreçlerine ışık tutacak.
İTÜ Maden Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi ve araştırma grubunun lideri Prof. Dr. Nurgül Balcı, konunun önemini vurgularken, sadece Salda Gölü’nün değil, Göller Bölgesi’ndeki diğer örneklerin de büyük bir potansiyele sahip olduğunu belirtiyor. “Mars’ta magnezyum karbonatlar yaygın. Bu karbonatlar farklı şekillerde oluşmuş olabilir ve bu çeşitliliğin kayaçlar üzerinde bıraktığı izleri inceleyerek Mars’taki karbonatların kökenine dair yeni verilere ulaşabiliriz,” diyor.
Prof. Dr. Balcı, University College London’daki Mars Laboratuvarı ile yapılan ortak çalışmaların, Mars’tan elde edilen verilerin Dünya’daki benzer örneklerle karşılaştırılmasını sağlayacağını da ekliyor. Halihazırda Mars’taki Rosalind Franklin sondasından gelen verilerle, Göller Bölgesi’nden elde edilecek analizler karşılaştırılarak yeni çıkarımlar yapılması planlanıyor. Bu sayede, Mars’ın jeolojik yapısı hakkında çok daha net bir resim elde edilebilir.
“Mars’taki karbonatlar, geçmişte büyük su kütlelerinin varlığına işaret ediyor,” diyen Prof. Dr. Balcı, suyun döngüsünü ve etkilerini anlayabilmek için Dünya’daki benzer ortamlarda yapılacak detaylı çalışmaların önemine dikkat çekiyor. Aslında, bilim insanları bir anlamda Mars’ta yaşamın izlerini arıyor. Salda Gölü’nün bu tür çalışmalar için bir bilimsel kapı açtığını belirten Balcı, Göller Bölgesi’nin düşündüklerinden çok daha fazla jeolojik ve mineralojik benzerlik taşıdığını keşfettiklerini dile getiriyor.
Bu çalışmaların sadece gezegen bilimi ve yaşam arayışına katkı sunmakla kalmayacağını, aynı zamanda gençler arasında bilimsel ilgiyi de artıracağını ifade eden Prof. Dr. Balcı, kurulması önerilen ve yakında faaliyete geçmesi beklenen Salda Bilim Merkezi’nin bu alandaki farkındalığı artırmada önemli bir rol oynayacağını vurguluyor. Belki de geleceğin Mars araştırmacıları, Salda Gölü kıyısında yetişecek.
Salda Gölü’nün turkuaz suları ve bembeyaz kumullarıyla büyüleyici bir manzaraya sahip olduğunu biliyoruz. Ama artık biliyoruz ki, bu güzelliğin altında, gezegen bilimi için çok daha büyük bir potansiyel yatıyor. Belki de bir gün, Mars’taki yaşamın sırrını çözdüğümüzde, bunun başlangıç noktasının Burdur’daki bu eşsiz göl olduğunu hatırlayacağız.