Geçmişten Geleceğe Türkiye: Prof. Avşar’dan Milli Kalkınma Vurgusu

Yayınlama: 31.07.2025
A+
A-

Prof. Dr. Zakir Avşar, “Geleceğin Türkiye’si nasıl olmalı?” başlıklı yazısında, ekonomik bağımsızlığın önemine dikkat çekerek, geçmişte yerli sanayiye yapılan engellemeleri ve gelecekte bu hataların tekrarlanmaması gerektiğini vurguladı. Avşar, milli kalkınma vizyonunun yeniden canlandırılması gerektiğini belirtti.

Zakir Avşar: Geleceğin Türkiye’si Nasıl Olmalı? Milli Kalkınma Vurgusu

ANKARA – Türkiye’nin geleceği üzerine düşünen, kafa yoran isimlerden biri olan Prof. Dr. Zakir Avşar, kaleme aldığı son yazısıyla gündeme geldi. “Geleceğin Türkiye’si nasıl olmalı?” sorusuna cevap arayan Avşar, geçmişten dersler çıkararak milli kalkınma hamlesinin yeniden canlandırılması gerektiğini savunuyor. Yazısında, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana ekonomik bağımsızlık ve milli kalkınmanın devletin temel hedefleri arasında yer aldığını hatırlatan Avşar, Atatürk’ün “Siyasi bağımsızlık ancak iktisadi bağımsızlıkla birlikte anlam kazanır” sözünü de hatırlatıyor.

Geçmişten Günümüze Milli Sanayiye Darbeler

Avşar, yazısında erken Cumhuriyet döneminde yerli girişimcilerin, özellikle savunma sanayii alanında önemli adımlar attığını ancak bu girişimlerin içeriden ve dışarıdan sistematik tasfiye operasyonlarına maruz kaldığını belirtiyor. “Örnekler çoktur” diyen Avşar, bu duruma somut örnekler vererek konuyu daha anlaşılır hale getiriyor.

1925 yılında kurulan ilk özel savunma sanayi şirketi olan Şakir Zümre’nin girişimini örnek gösteren Avşar, bu şirketin o dönemde Türkiye’nin mühimmat ihtiyacını karşılamak amacıyla el bombası, deniz mayını ve uçaksavar mühimmatı ürettiğini hatırlatıyor. Bu girişimin, büyük bir teknik başarı olduğu kadar, aynı zamanda bağımsızlık perspektifinin de somutlaşması olduğunu vurguluyor.

Ancak ne yazık ki, 1940’ların başında uygulanan ithalat politikaları, yerli üreticilerin önünü tıkamış ve bu alandaki girişimler büyük oranda geri plana itilmiş. Avşar’ın aktardığına göre, Şakir Zümre’nin savunma sanayi fabrikası, o dönemde soba fabrikasına dönüştürülmek zorunda kalmış. Bu durum, milli sanayiye vurulan büyük bir darbe olarak tarihe geçmiş durumda.

Benzer bir durumun Nuri Killigil tarafından İstanbul Sütlüce’de kurulan silah ve mühimmat fabrikasının başına geldiğini belirten Avşar, bu fabrikanın 1949’da yaşanan şüpheli bir patlama ve Killigil’in ölümüyle gölgelendiğini ifade ediyor. Dönemin belgelerinde dış kaynaklı sabotaj iddialarının yer alması, sadece teknik veya ekonomik değil, aynı zamanda jeopolitik güç mücadelelerinin de yerli girişimlerin önünü kesmek için kullanıldığını gösteriyor.

Havacılık Sektöründe Yaşanan Engellemeler

Havacılık alanında da benzer engellemelerin yaşandığını belirten Prof. Avşar, Nuri Demirağ’ın 1936’da kurduğu uçak fabrikası ve geliştirdiği Nu.D.36 ile Nu.D.38 modellerinin, Türkiye’nin sivil havacılık kapasitesini geliştirme yönünde önemli bir adım olduğunu belirtiyor. Ancak Türk Hava Kurumu’nun sipariş iptal kararları ve fabrikanın kapanışı, yerli havacılığın büyümesinin sistematik biçimde engellendiğine dair somut kanıtlar sunuyor.

Vecihi Hürkuş’un yaşadığı lisans alamama ve projelerinin reddedilmesi, bu sürecin sembolü haline gelmiş durumda. Hürkuş’un havacılık tarihimizden silinmesi, sadece bir bireyin kaderi değil, aynı zamanda milli sanayi hafızasının kasıtlı olarak zayıflatılması anlamına geliyor.

Geleceğe Yönelik Çözüm Önerileri

Prof. Dr. Zakir Avşar, yazısının sonunda geleceğe yönelik çözüm önerilerinde bulunuyor. Yolsuzluk ve hırsızlık zanlılarını kurtarma topluluğuna dönüşen bazı partiler ve kurumlar olsa da, ülkeye ve millete karşı sorumluluğun devam ettiğini vurguluyor. Geleceği düşünmek ve yarınlara yönelik çalışmak zorunda olduğumuzu belirten Avşar, şikayet ettiğimiz ne varsa yarınlarda olmaması için başka bir şansımızın olmadığını ifade ediyor.

Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığını kazanması ve milli kalkınmasını sağlaması için geçmişteki hatalardan ders çıkarılması gerektiğini vurgulayan Avşar, yerli sanayinin desteklenmesi ve milli girişimcilerin önünün açılması gerektiğini belirtiyor. Aksi takdirde, Türkiye’nin geleceği için parlak bir tablo çizmenin mümkün olmadığını ifade ediyor.

Peki, Prof. Avşar’ın bu tespitleri ve çözüm önerileri, Türkiye’nin geleceği için ne ifade ediyor? Önümüzdeki dönemde, milli kalkınma hamlesinin yeniden canlandırılması için atılacak adımlar neler olacak? Bu soruların cevapları, Türkiye’nin geleceği açısından büyük önem taşıyor.

REKLAM VERMEK İÇİN ARAYIN
0532 659 8130