Brent petrol fiyatları, küresel ticaret anlaşmalarına dair iyimserlikle yükselişe geçti. ABD ve diğer ülkeler arasındaki olası anlaşmalar, piyasalarda talep artışı beklentisi yaratıyor.
Ankara – Brent petrol, dün 68,82 dolara kadar tırmanmasının ardından günü 68,58 dolar seviyesinde kapatmıştı. Bugün ise güne hızlı bir başlangıç yaparak 68,90 doları gördü. Bu yükselişte, uluslararası ticaret arenasında esen iyimserlik rüzgarlarının büyük payı olduğu belirtiliyor. Peki, bu iyimserlik nereden kaynaklanıyor ve cebimize nasıl yansıyacak?
ABD Başkanı Donald Trump’ın Japonya ile gümrük tarifelerinde indirime gidildiğini duyurması, piyasalarda bayram havası estirdi desek yeridir. Bu açıklamanın hemen ardından, Avrupa Birliği ve Hindistan’la da benzer ticari uzlaşıların masaya yatırılması, petrol piyasalarında adeta bir talep patlaması beklentisi yarattı. Hani derler ya, “Davulun sesi uzaktan hoş gelir,” işte bu durum da tam olarak öyle. Ancak bu sefer, davulun sesi yaklaştıkça umutlar da yeşeriyor.
Hindistan Ticaret Bakanı Piyush Goyal’ın, ABD ile anlaşmaya çok yakın olduklarını dile getirmesi, bu iyimser havayı daha da körükledi. Goyal’ın açıklamaları, piyasalarda “Acaba sonunda rahat bir nefes alacak mıyız?” sorusunu akıllara getirdi. Sonuçta, ticaret savaşları hepimizi yordu, değil mi?
Avrupa Birliği ile ABD arasındaki gümrük tarifelerinin yüzde 30’dan yüzde 15’e düşebileceği yönündeki fısıltılar da yatırımcıların risk iştahını kabarttı. Düşünün bir kere, gümrük vergilerinin yarı yarıya azalması demek, ticaretin canlanması, şirketlerin daha çok kazanması ve dolayısıyla daha çok petrol tüketmesi demek. Bu durum, benzin istasyonlarında daha sık duracağımız anlamına gelebilir mi, göreceğiz.
Trump’ın yaptığı açıklamada, Avrupa’nın ABD’li firmalara pazarlarını açması durumunda daha düşük tarifeler uygulanabileceğini söylemesi, adeta zeytin dalı uzatması gibiydi. Bu durum, uzun süredir devam eden ticaret gerginliklerinin sona erebileceği umudunu artırdı. Belki de yakında, “Ticaret savaşları bitti, yaşasın barış!” manşetlerini görebiliriz.
Peki, bu gelişmelerin perde arkasında neler oluyor? Uzmanlara göre, ticaret gerilimlerinin azalması, küresel ekonomik faaliyeti destekleyebilir. Bu da doğal olarak petrol talebinde bir artışa yol açabilir. Sanayi üretimindeki ve ulaşım sektöründeki toparlanma sinyalleri de fiyatlardaki yukarı yönlü hareketi destekleyen unsurlar arasında. Yani, fabrikaların daha çok çalışması, kamyonların daha çok yol yapması, gemilerin daha çok yük taşıması demek, daha çok petrol tüketimi demek.
Öte yandan, Trump’ın ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Jerome Powell ile gerçekleştirdiği görüşmenin ardından faiz indirimi beklentileri yeniden alevlendi. Trump’ın düşük faiz çağrısı, doların diğer para birimlerine karşı değer kaybedeceği ve bunun da petrol talebini artıracağı şeklinde yorumlanıyor. Düşük faiz, daha çok yatırım, daha çok üretim ve daha çok tüketim demek. Bu da, petrol talebinin artması için bir zemin hazırlıyor.
Ancak unutmamak gerekir ki, petrol fiyatları sadece ticaret anlaşmaları ve faiz oranlarına bağlı değil. Jeopolitik riskler, arz kesintileri ve hava durumu gibi birçok faktör de fiyatları etkileyebilir. Bu nedenle, petrol fiyatlarındaki yükselişin kalıcı olup olmadığını söylemek için henüz erken. Ama şu an için, piyasalarda keyifler yerinde gibi görünüyor.
En can alıcı soruya geldik. Petrol fiyatlarındaki bu yükseliş, benzin ve motorin fiyatlarını nasıl etkileyecek? Eğer yükseliş devam ederse, akaryakıt fiyatlarında da bir artış yaşanması kaçınılmaz olabilir. Bu da, toplu taşıma ücretlerinden gıda fiyatlarına kadar birçok kalemi etkileyebilir. Yani, cebimizden daha fazla para çıkabilir. Ama umudumuzu kaybetmeyelim. Belki de ticaret savaşları sona erer ve petrol fiyatları yeniden düşüşe geçer. Kim bilir, belki de yakında benzin istasyonlarında “İndirim var!” tabelalarını görürüz.