Anayasa Mahkemesi, CHP’nin Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) üye seçimlerinin iptali başvurusunu görevsizlik gerekçesiyle reddetti. Karar, TBMM’de yapılan seçimlerde usul hataları olduğu iddiasıyla yapılan başvuruyu sonuçsuz bıraktı.
Ankara’da siyasi gündem, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) bugün verdiği kararla bir kez daha hareketlendi. Mahkeme, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) 21 Mayıs 2025 tarihinde yapılan Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) üye seçimlerinin iptali için yaptığı başvuruyu reddetti. Karar, başvuru dosyasının AYM’nin görev alanı dışında olduğu gerekçesiyle alındı. 11 üye ret yönünde oy kullanırken, 4 üye başvurunun kabulü yönünde oy kullandı.
CHP, TBMM Genel Kurulu’nda gerçekleştirilen HSK üye seçimlerinde usul hataları yapıldığını savunarak Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştu. Partinin temel iddiası, seçim sürecinde belirli kuralların ihlal edildiği ve bu durumun seçimin meşruiyetini zedelediği yönündeydi. Seçimlerin iptali ve yürürlüğünün durdurulması talebiyle AYM’ye yapılan başvuruda, söz konusu usul hatalarının neler olduğu detaylı bir şekilde belirtilmişti.
Ancak Anayasa Mahkemesi, başvuruyu yaptığı ilk incelemede esasına girmeden reddetti. Mahkeme heyeti, bu tür bir işlemin Anayasa Mahkemesi’nin görev alanına girmediği yönünde bir kanaate vardı. AYM’nin bu kararı, TBMM’de yapılan seçimlerin yargısal denetiminin sınırları konusunda önemli bir tartışma başlattı.
21 Mayıs’ta yapılan seçimlerde HSK üyeliklerine seçilen isimler Fuzuli Aydoğdu, Hakan Yüksel, Seyfi Han, Cengiz Aydemir ve Alişan Tiryaki olmuştu. Bu isimler, görev süreleri dolan üyelerin yerine 6 yıllığına HSK üyeliğine getirildi. HSK, Türkiye’deki hakim ve savcıların atamaları, terfileri, disiplin işlemleri gibi konularda yetkili olan önemli bir kurum. Dolayısıyla, HSK üyelerinin kimlerden oluştuğu, yargı sisteminin işleyişi açısından büyük önem taşıyor.
Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı, siyasi arenada farklı tepkilere yol açtı. CHP cephesinden karara yönelik eleştiriler gelirken, iktidar kanadından ise kararın hukuka uygun olduğu yönünde açıklamalar yapıldı. Kararın ardından CHP’nin nasıl bir yol izleyeceği merak konusu. Parti yetkililerinin önümüzdeki günlerde konuyla ilgili bir açıklama yapması bekleniyor.
Peki, bu karar ne anlama geliyor? Anayasa Mahkemesi’nin “görevsizlik” kararı vermesi, aslında başvurunun içeriğine girmeden, bu tür bir konuda karar verme yetkisinin kendisinde olmadığını belirtmesi demek. Yani, mahkeme, TBMM’deki seçimlerin usulüne uygun olup olmadığını değerlendirme yetkisinin kendisinde olmadığını düşünüyor. Bu durum, Meclis’in kendi iç işleyişiyle ilgili konuların yargı denetimi dışında kalabileceği şeklinde yorumlanabilir.
Kararın ardından hukuk çevrelerinden de farklı yorumlar geldi. Bazı hukukçular, AYM’nin bu kararının yerinde olduğunu savunurken, bazıları ise kararın yargı denetiminin sınırlarını daralttığı yönünde eleştirilerde bulundu. Özellikle, seçim süreçlerinde usul hataları yapıldığı iddialarının yargısal denetimden geçirilmemesi, hukuk devleti ilkesi açısından sorunlu bulunuyor.
Ankara sokaklarında vatandaşlara mikrofon uzattığımızda ise, konuyla ilgili farklı görüşler dile getiriliyor. Kimi vatandaşlar, siyasi partilerin her türlü kararı yargıya taşımasının gereksiz olduğunu ve Meclis’in kendi iç sorunlarını çözmesi gerektiğini savunurken, kimi vatandaşlar ise yargının her türlü denetimi yapması gerektiğini, aksi takdirde adaletin sağlanamayacağını düşünüyor. Özellikle son dönemde yargı kararlarının siyasi tartışmaların odağında olması, vatandaşların yargıya olan güvenini de etkiliyor. Birçok kişi, yargının siyasi etkilerden bağımsız olarak, sadece hukuka uygun kararlar vermesini bekliyor.
Bu karar, Türkiye’deki siyasi ve hukuki tartışmaları daha da alevlendirecek gibi görünüyor. Önümüzdeki günlerde konuyla ilgili daha fazla açıklama ve değerlendirme yapılması bekleniyor. Ancak şurası açık ki, yargı kararlarının toplumun her kesimini etkilediği ve bu nedenle yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusundaki hassasiyetin korunması gerekiyor.