İsrail makamları, Batı Şeria’daki Kalkilya kentine bağlı Jinsafut köyünde Filistinlilere ait 7 dönüm araziye el koyma kararı aldı. Kararın, bölgedeki yasadışı yerleşimleri birbirine bağlayacak askeri bir yol inşa etme planının parçası olduğu belirtiliyor.
Batı Şeria’da tansiyon yeniden yükseliyor. İsrail makamları, Filistinlilere ait 7 dönüm araziye el koyma kararı alarak bölgedeki gerginliği tırmandırdı. Kalkilya kentinin hemen doğusunda, yemyeşil zeytin ağaçlarıyla ünlü Jinsafut köyü, bu kez İsrail’in arazi gasplarının hedefi oldu.
Filistin resmi haber ajansı WAFA’nın aktardığı bilgilere göre, İsrail tarafı, Kalkilya’ya bağlı Jinsafut köyündeki arazinin istimlak edileceğini Filistinlilere resmen bildirdi. Bu kararın arkasında yatan gerekçe ise, bölgedeki iki yasadışı İsrail yerleşim birimini birbirine bağlayacak askeri bir yol inşa etme planı. Yani, Filistinlilerin toprağı, yine kendi aleyhlerine kullanılacak bir projeye kurban ediliyor.
Filistin Yönetimi’ne bağlı Duvar ve Yerleşim Direniş Komisyonu’ndan yapılan açıklamada, bu adımın bölgedeki yerleşim politikasının bir parçası olduğu vurgulandı. Komisyon yetkilileri, “İsrail, yasadışı yerleşimleri genişletmek ve Filistin topraklarını parçalamak için her yolu deniyor. Bu da o yollardan biri,” şeklinde konuştu.
Bu olay, Batı Şeria’da yaşanan şiddet olaylarının ve arazi gasplarının sadece bir örneği. Aynı komisyonun yayınladığı son 6 aylık rapor, durumun vahametini gözler önüne seriyor. Rapora göre, İsrail ordusu ve yerleşimciler, bu süre zarfında Filistinlilere yönelik tam 11 bin 280 saldırı gerçekleştirdi. Saldırılar sadece fiziki değil, aynı zamanda ekonomik ve psikolojik baskıyı da içeriyor.
Sadece saldırılarla sınırlı değil. Aynı dönemde İsrail yönetimi, 36 farklı kararla Filistinlilere ait toplam 800 dönümden fazla araziye el koydu. Bu, yaklaşık 112 futbol sahası büyüklüğünde bir alan demek. Arazilerin çoğu, tarım arazisi ve Filistinli ailelerin geçim kaynağı. Bu durum, bölgedeki Filistinlilerin hayatlarını giderek zorlaştırıyor.
Jinsafut köyünden yerel kaynaklar, karara büyük tepki gösteriyor. Köy sakinlerinden Ahmet, “Bu bizim dedelerimizden kalma topraklar. Biz burada doğduk, büyüdük. Şimdi gelip ‘Burası artık sizin değil’ diyorlar. Bu kabul edilemez,” diyerek isyanını dile getiriyor.
Bir diğer köy sakini Fatma ise, “Bizim zeytin ağaçlarımız var, sebze yetiştiriyoruz. Buradan geçimimizi sağlıyoruz. Şimdi ne yapacağız? Nereye gideceğiz?” diye soruyor. Fatma’nın endişeleri, köydeki birçok ailenin ortak kaygısı.
Bu tür arazi el koyma kararları, uluslararası hukuk açısından da tartışmalı. Birleşmiş Milletler ve birçok ülke, İsrail’in Batı Şeria’daki yerleşim politikasını yasadışı olarak kabul ediyor. Ancak, bugüne kadar bu konuda somut adımlar atılabilmiş değil. Uluslararası toplumun bu tür olaylara karşı daha etkili bir duruş sergilemesi gerektiği sıkça dile getiriliyor.
Peki, bu son arazi el koyma kararı, bölgedeki gerginliği daha da tırmandıracak mı? Filistinliler, topraklarını korumak için ne gibi adımlar atacak? Uluslararası toplum, bu konuda nasıl bir rol üstlenecek? Bu soruların cevapları, önümüzdeki günlerde netlik kazanacak gibi görünüyor.