Putin’den İran’a Nükleer Anlaşma Çağrısı: “Sıfır Zenginleştirme” Formülü Masada mı?

Yayınlama: 13.07.2025
A+
A-

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İran’ı ABD ile nükleer anlaşma konusunda uzlaşmaya davet etti. Putin’in önerisi, uranyum zenginleştirmeyi tamamen durdurmayı öngören bir formül üzerine kurulu.

Putin’den İran’a Nükleer Anlaşma Çağrısı: “Sıfır Zenginleştirme” Formülü Masada mı?

Moskova’dan gelen son dakika haberine göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İran’ı ABD ile uzun süredir devam eden nükleer anlaşmazlığı çözme konusunda kritik bir adım atmaya çağırdı. Putin’in Tahran yönetimine sunduğu öneri, uranyum zenginleştirme faaliyetlerinin tamamen durdurulmasını içeren bir “sıfır zenginleştirme” formülüne dayanıyor. Peki, bu beklenmedik çağrı ne anlama geliyor ve İran’ın cevabı ne olacak?

Putin’in Çıkışı: Neden Şimdi?

Uluslararası arenada tansiyonun yüksek olduğu bir dönemde gelen bu çağrı, birçok soru işaretini beraberinde getiriyor. Uzmanlar, Putin’in bu hamlesinin arkasında yatan nedenleri farklı açılardan değerlendiriyor. Kimileri, Rusya’nın bölgedeki istikrarı sağlama ve nükleer silahlanma yarışını engelleme arzusunu ön plana çıkarırken, bazıları ise Moskova’nın Tahran üzerindeki nüfuzunu koruma ve Batı ile ilişkilerinde bir pazarlık kozu elde etme çabası olarak yorumluyor.

Burada akla gelen ilk soru, Rusya’nın neden bu kadar aktif bir rol üstlendiği. Kremlin kaynaklarından sızan bilgilere göre, Putin, son aylarda hem Washington hem de Tahran ile yaptığı görüşmelerde, nükleer anlaşmazlığın çözümü için yoğun bir diplomasi trafiği yürüttü. Putin’in, tarafları bir araya getirme ve ortak bir zeminde buluşturma konusunda kararlı olduğu belirtiliyor. Ancak, bu çabaların ne kadar başarılı olacağı, önümüzdeki günlerde netlik kazanacak.

“Sıfır Zenginleştirme”: İran İçin Kabul Edilebilir mi?

Putin’in önerdiği “sıfır zenginleştirme” formülü, İran için oldukça hassas bir konu. Tahran yönetimi, nükleer programının barışçıl amaçlı olduğunu ve enerji ihtiyacını karşılamak için uranyum zenginleştirmeye ihtiyaç duyduğunu savunuyor. Ancak, Batılı ülkeler, İran’ın nükleer programının askeri amaçlara yönelik olabileceği endişesini taşıyor. Bu nedenle, İran’ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerini tamamen durdurması, uzun süredir Batı’nın öncelikli talepleri arasında yer alıyor.

Peki, İran bu öneriye nasıl bir yanıt verecek? Tahran’dan henüz resmi bir açıklama gelmedi. Ancak, İranlı yetkililerin geçmişteki açıklamaları ve müzakere pozisyonları dikkate alındığında, “sıfır zenginleştirme” formülünün kabul edilmesi pek kolay görünmüyor. İran’ın, nükleer programından vazgeçmesi karşılığında, ekonomik yaptırımların kaldırılması ve uluslararası arenada tanınma gibi önemli tavizler bekleyeceği tahmin ediliyor.

ABD’nin Tutumu Ne Olacak?

Putin’in çağrısı, Washington’da da yakından takip ediliyor. ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “İran’ın nükleer programı konusundaki endişelerimizi giderecek her türlü diplomatik çabayı memnuniyetle karşılıyoruz” denildi. Ancak, ABD’nin İran ile doğrudan müzakerelere başlaması için, Tahran’ın somut adımlar atması gerektiği vurgulandı. Bu da, topun yine İran’ın sahasında olduğu anlamına geliyor.

Burada önemli bir nokta, ABD’nin İran’a karşı uyguladığı yaptırımların ne kadar esnetileceği. Washington’ın, Tahran’a ekonomik rahatlama sağlamadan, nükleer programından vazgeçmesini beklemesi gerçekçi bir yaklaşım olmayabilir. Ancak, ABD’nin İran’a karşı taviz vermesi, iç politikada da ciddi tartışmalara yol açabilir. Bu nedenle, Biden yönetiminin bu konuda oldukça dikkatli ve stratejik bir yaklaşım sergilemesi bekleniyor.

Türkiye’nin Rolü ve Bölgesel Etkileri

Türkiye, bölgedeki istikrarın sağlanması ve nükleer silahlanma yarışının engellenmesi konusunda her zaman yapıcı bir rol oynamaya çalışmıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, geçmişte İran ile ABD arasında arabuluculuk girişimlerinde bulunduğu biliniyor. Türkiye’nin, Putin’in son çağrısı sonrasında da diplomatik çabalara destek vermesi ve tarafları bir araya getirme konusunda aktif rol oynaması bekleniyor.

Bu gelişmelerin bölgesel etkileri de büyük önem taşıyor. İran’ın nükleer programı, sadece ABD ve Avrupa ülkelerini değil, aynı zamanda İsrail, Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkelerini de yakından ilgilendiriyor. Nükleer bir İran, bölgedeki güç dengelerini değiştirebilir ve yeni bir silahlanma yarışını tetikleyebilir. Bu nedenle, nükleer anlaşmazlığın çözümü, sadece İran’ın değil, tüm bölgenin güvenliği ve istikrarı için hayati önem taşıyor.

Sonuç olarak, Putin’in İran’a yaptığı nükleer anlaşma çağrısı, uluslararası diplomasi arenasında yeni bir sayfa açabilir. Ancak, tarafların uzlaşmaya ne kadar istekli olduğu ve hangi tavizleri vermeye hazır olduğu, önümüzdeki günlerde netlik kazanacak. Gözler şimdi Tahran ve Washington’dan gelecek yanıtlarda.

REKLAM VERMEK İÇİN ARAYIN
0532 659 8130