Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın tutuklu yargılanmasına sert tepki gösterdi. Ağıralioğlu, bu durumun hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmadığını ve kamuoyunda rahatsızlık yarattığını belirtti.
Ankara siyaset kulisleri, Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu’nun Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın tutukluluğu ile ilgili yaptığı açıklamalarla hareketlendi. Ağıralioğlu, Özdağ’ın tutuklu yargılanmasının, adli kontrol gibi alternatifler varken, hukuk devleti ilkesine aykırı olduğunu savundu. Bu durum, sadece siyasi arenada değil, vatandaşlar arasında da geniş yankı uyandırdı.
Ağıralioğlu, yaptığı açıklamada, “Terörist başına umut hakkı tanınırken, Sayın Ümit Özdağ’a cezaevi reva görülüyor. Bu tablo, içinde bulunduğumuz siyasi iklimin doğurduğu hukuk ihlallerinin bir yansımasıdır,” ifadelerini kullandı. Bu sözler, Ağıralioğlu’nun tutukluluğa bakış açısını net bir şekilde ortaya koyarken, aynı zamanda kamuoyunda da tartışmalara yol açtı. Vatandaşlar, sosyal medya üzerinden bu konudaki görüşlerini dile getirerek, Ağıralioğlu’na destek verenler kadar eleştirenler de oldu.
Ağıralioğlu, adeta bir sitem havasında, “Bir yanda terör suçundan hüküm giymiş kişilere tanınan haklar, diğer yanda siyasi bir figürün tutuklu yargılanması… Bu nasıl bir adalet?” diye sorarak, kafalardaki soru işaretlerini de dile getirmiş oldu.
Bugün gerçekleşen duruşmada savcının tutukluluğun devamı yönündeki mütalaasına mahkemenin olumlu yanıt vermesi, Ağıralioğlu’nun tepkisini daha da artırdı. “Bu karar, vicdanları yaralamıştır” diyen Ağıralioğlu, tutukluluğun artık bir ön ceza mekanizmasına dönüştüğünü ve bunun kamuoyunda haklı bir rahatsızlık yarattığını vurguladı. Hukukçular da bu konuda ikiye bölünmüş durumda. Bir kısım, tutukluluğun istisnai bir durum olması gerektiğini savunurken, diğer kısım ise yargı sürecinin selameti açısından tutukluluğun gerekli olabileceğini belirtiyor.
Avukat Elif Hanım, duruşma sonrası yaptığı açıklamada, “Tutukluluk tedbiri, delillerin karartılması veya kaçma şüphesi gibi somut gerekçelere dayanmalıdır. Aksi takdirde, bu durum bir cezalandırma aracına dönüşür,” dedi. Bu sözler, Ağıralioğlu’nun endişelerini destekler nitelikteydi.
Ağıralioğlu, açıklamasının sonunda hukuki sürecin hızla tamamlanması gerektiğini belirterek, “Sayın Ümit Özdağ’ın bir an evvel özgürlüğüne kavuşması, sadece bireysel bir hak mücadelesi değil; aynı zamanda hukukun üstünlüğü ilkesinin toplum nezdinde yeniden tesis edilmesi açısından da hayati önem taşımaktadır,” diyerek yargıya ve kamuoyuna çağrıda bulundu. Bu çağrı, sadece Özdağ’ın serbest bırakılması talebiyle sınırlı kalmayıp, aynı zamanda Türkiye’deki hukuk sistemine olan güvenin yeniden sağlanması gerektiğine de işaret ediyor.
Peki, bu çağrıya yargı nasıl bir yanıt verecek? Kamuoyu, bu sorunun cevabını merakla bekliyor. Önümüzdeki günlerde yaşanacak gelişmeler, hem Özdağ’ın geleceği hem de Türkiye’deki hukuk sistemi açısından belirleyici olacak gibi görünüyor.
Vatandaş Ayşe Teyze, pazardan dönerken, “Ben bu işlere pek aklım ermez ama, bir insanı suçlu olup olmadığı kesinleşmeden hapse atmak doğru değil,” diyerek, konuya olan duyarlılığını dile getirdi. Ayşe Teyze’nin bu samimi sözleri, aslında toplumun genel hissiyatını da yansıtıyor.