İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in Mescid-i Aksa’ya yaptığı provokatif baskın, Türkiye’nin sert tepkisine yol açtı. Dışişleri Bakanlığı, bu tür eylemlerin bölgedeki gerilimi tırmandırdığını vurgulayarak İsrail’i uyardı.
Kudüs yine karıştı. İsrail hükümetinin aşırı sağcı isimlerinden Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, Mescid-i Aksa’ya bir kez daha ayak bastı. Bu provokatif eylem, sadece Filistin’de değil, tüm dünyada yankı buldu. Ankara’dan da gecikmeden sert bir yanıt geldi. Dışişleri Bakanlığı, İsrail’in bu kabul edilemez tutumunu ve Filistin topraklarındaki artan baskıları kınayan bir açıklama yayınladı.
Bakanlığın açıklamasında, “İsrail hükümetinin bir üyesinin Mescid-i Aksa’ya gerçekleştirdiği baskını şiddetle kınıyoruz. Sayın Netanyahu’nun hükümet ortaklarının bu eylemi, bölgedeki gerilimi daha da tırmandırmayı amaçlayan tehlikeli bir adımdır.” ifadeleri yer aldı. Açıklama adeta bir tokat gibiydi. Peki, bu baskın ne anlama geliyor? Neden şimdi?
Mescid-i Aksa, Müslümanlar için Mekke ve Medine’den sonraki en kutsal üçüncü mekan. Kudüs’ün Eski Şehir bölgesinde yer alıyor ve yüzyıllardır hem Müslümanlar hem de Yahudiler için büyük bir öneme sahip. Yahudiler burayı “Tapınak Dağı” olarak adlandırıyor ve burada geçmişte iki tapınağın bulunduğuna inanıyorlar. Bu nedenle, bölge üzerindeki hak iddiaları ve dini hassasiyetler, sürekli olarak gerilime neden oluyor. Özellikle Ramazan ayında bu tür provokasyonların yapılması, Filistin halkı nezdinde büyük bir öfkeye yol açıyor. Sanki ateşe benzin dökmek gibi.
Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında sadece kınama yoktu. Aynı zamanda İsrail’in Gazze’ye yönelik askeri operasyonlarını genişletme ve Batı Şeria’daki yasa dışı yerleşim faaliyetlerini sürdürme kararlarına da sert eleştiriler getirildi. Bakanlık, bu kararların uluslararası hukuku hiçe sayan bir yaklaşım olduğunu vurguladı. “İsrail’in işgal yoluyla topraklarını genişletmesine engel olmak ve kutsal mekanların dokunulmazlığını korumak için uluslararası toplumun kararlı bir duruş sergilemesi gerekmektedir.” denildi.
Türkiye’nin, Filistin halkının haklarını savunmaya devam edeceği belirtilirken, İsrail’in saldırgan politikalarının Ortadoğu’da barış ve istikrarı tehlikeye attığına dikkat çekildi. Özellikle Ramazan ayında Mescid-i Aksa’ya yapılan bu tür provokasyonların Filistin halkı üzerindeki baskıyı artırdığı ve yeni bir çatışma sürecini tetikleyebileceği uyarısında bulunuldu. Yani, Ankara’nın mesajı net: Bu gidişat iyi değil!
Aslında Itamar Ben-Gvir’in Mescid-i Aksa’ya yaptığı bu baskın, ilk değil. Kendisi daha önce de benzer provokasyonlara imza atmış, bu da bölgede gerilimi tırmandırmıştı. Ben-Gvir’in bu tür eylemleri, İsrail içindeki aşırı sağcı kesimin desteğini alırken, uluslararası alanda da büyük tepkilere neden oluyor. Peki, Ben-Gvir neden bu kadar ısrarcı?
Bazı uzmanlar, Ben-Gvir’in bu tür provokasyonlarla kendi siyasi tabanını konsolide etmeye çalıştığını düşünüyor. Diğerleri ise, bu eylemlerin İsrail’in Filistin toprakları üzerindeki kontrolünü pekiştirme amacına hizmet ettiğini savunuyor. Ne olursa olsun, sonuç değişmiyor: Mescid-i Aksa’daki her gerginlik, Ortadoğu’daki kırılgan barış umutlarını daha da zedeliyor.
Türkiye’nin sert tepkisi, uluslararası toplumun da bu konuda daha duyarlı olması gerektiğinin bir işareti. Ancak, İsrail hükümetinin bu tür provokasyonlara ne kadar süreyle devam edeceği belirsiz. Uzmanlar, önümüzdeki günlerde bölgede daha fazla gerginlik yaşanabileceği uyarısında bulunuyor. Özellikle Filistin halkının tepkisi, olayların seyrini belirleyecek en önemli faktörlerden biri olacak.
Ortadoğu’da barışın sağlanması için, tüm tarafların aklıselim davranması ve provokasyonlardan kaçınması gerekiyor. Aksi takdirde, bölgedeki istikrarsızlık daha da derinleşecek ve bunun sonuçları tüm dünya için ağır olacak.