Türkiye’nin savunma sanayii, DESAN Tersanesi’nin Malezya Sahil Güvenlik Komutanlığı için üreteceği çok maksatlı gemiyle bir kez daha uluslararası arenada boy gösteriyor. Yerli teknolojiyle donatılacak geminin 2027’de teslim edilmesi planlanıyor.
Özet: DESAN Tersanesi, Malezya Sahil Güvenlik Komutanlığı için 99 metrelik bir sahil güvenlik gemisi inşa edecek. Türk savunma sanayiinin gücünü gösteren bu proje, iki ülke arasındaki iş birliğini de pekiştirecek.
Türkiye’nin savunma sanayiindeki yükselişi, somut projelerle kendini göstermeye devam ediyor. Son olarak, DESAN Tersanesi’nin Malezya Sahil Güvenlik Komutanlığı (MMEA) için inşa edeceği Çok Maksatlı Sahil Güvenlik Gemisi projesi, bu alandaki yeteneklerimizi bir kez daha gözler önüne serdi. Tuzla’daki tersanede düzenlenen sac kesim töreni, projenin başlangıcı oldu. Malezyalı yetkililer de bu önemli ana, çevrim içi bağlantıyla ortak oldular.
Peki bu gemi ne zaman Malezya sularında görev yapmaya başlayacak? Planlara göre, Türkiye’de inşa edilecek 99 metre uzunluğundaki bu devasa geminin, 20 Mart 2027 tarihinde Malezya makamlarına teslim edilmesi hedefleniyor. Bu tarih, sadece bir teslimat tarihi değil, aynı zamanda iki ülke arasındaki stratejik ortaklığın da yeni bir kilometre taşı olacak. Tamamlandığında, bu gemi Malezya Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın envanterindeki en büyük platform olacak. Düşünün, Malezya’nın en büyük sahil güvenlik gemisi artık Türk mühendislerinin elinden çıkmış olacak.
Bu projenin en can alıcı noktalarından biri de geminin yerli teknolojiyle donatılacak olması. Türk Loydu tarafından sertifikalandırılacak olan bu projede, ASELSAN ve HAVELSAN gibi Türk savunma sanayiinin devleri de yer alıyor. Gemiye entegre edilecek gelişmiş silah sistemleri, elektronik ve muhabere altyapıları, dikey iniş-kalkış yapabilen insansız hava araçları (İHA) gibi yüksek teknoloji bileşenleri, geminin caydırıcılığını ve operasyonel kabiliyetini artıracak. Bu durum, Türkiye’nin sadece gemi inşa etme yeteneğini değil, aynı zamanda bu gemileri en modern teknolojilerle donatma becerisini de sergiliyor.
DESAN Tersanesi Yönetim Kurulu Başkanı Cenk İsmail Kaptanoğlu, törende yaptığı konuşmada duygularını dile getirdi: “Bugün burada birlikte gemi inşa sürecine fiilen başlamış olduk. DESAN olarak heyecanlı ve gururluyuz.” Kaptanoğlu’nun bu sözleri, sadece bir şirketin değil, tüm ülkenin gururunu yansıtıyor adeta. Bu tür projeler, Türkiye’nin adını uluslararası alanda duyurmanın yanı sıra, genç mühendislerimize de ilham kaynağı oluyor.
Kaptanoğlu, bu projeyle Türkiye’nin ulaştığı savunma sanayii kapasitesinin yurt dışına yansıtıldığını da vurgulayarak, “Gemi, sahip olduğu yeteneklerle Malezya Sahil Güvenliği için yeni bir kapasite ve yetenek oluşturacak. Aynı zamanda iki ülke arasındaki uzun vadeli iş birliğini derinleştirecek. Türkiye’de geliştirilmiş çözümlerin uluslararası alanda tercih edilmesinden gurur duyuyoruz” şeklinde konuştu. Bu sözler, projenin sadece ticari bir anlaşma olmadığını, aynı zamanda stratejik bir ortaklık olduğunu da ortaya koyuyor.
Bu proje, Türkiye’nin savunma sanayii alanındaki yerli tasarım ve üretim yetkinliğini bir kez daha ortaya koyarken, Malezya’nın deniz güvenliğini artırmayı hedefliyor. Aynı zamanda, Türkiye ve Malezya arasındaki stratejik iş birliğinin derinleşmesine de katkı sunuyor. Düşünün, iki ülke arasındaki ilişkiler sadece ekonomik değil, güvenlik alanında da güçleniyor. Bu durum, bölgedeki dengeleri de etkileyebilecek potansiyele sahip.
Bu proje, Türkiye’nin savunma sanayiindeki yükselişinin sadece bir göstergesi değil, aynı zamanda bir dönüm noktası. Artık Türkiye, sadece kendi ihtiyaçlarını karşılamakla kalmıyor, aynı zamanda dost ve müttefik ülkelerin de güvenlik ihtiyaçlarına çözüm üretebiliyor. Bu durum, Türkiye’nin uluslararası arenadaki itibarını artırırken, aynı zamanda ekonomik olarak da önemli bir katkı sağlıyor. Unutmayın, her bir gemi, her bir savunma sanayii projesi, Türkiye’nin geleceğine yapılan bir yatırımdır.
Sonuç olarak, DESAN Tersanesi’nin Malezya Sahil Güvenlik Komutanlığı için inşa edeceği bu gemi, sadece bir gemi değil, aynı zamanda Türkiye’nin mühendislik gücünün, teknolojik yeteneklerinin ve uluslararası iş birliği anlayışının bir sembolü. Bu proje, gelecekte daha nice başarılı işlere imza atacağımızın da bir işareti.