Kanuni Sultan Süleyman’ın fethiyle camiye çevrilen, Bodrum Kalesi’ndeki Fetih Camii, yıllardır kapalı. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün ilgilenmesi umutları yeşertse de, caminin akıbeti belirsizliğini koruyor.
Bodrum… Ege’nin incisi, turizmin gözdesi. Ama bu şöhretin ardında, tarihi bir mirasın sessiz çığlığı yankılanıyor: Fetih Camii. Tam 502 yıl önce Kanuni Sultan Süleyman Han’ın fethiyle şenlenen bu topraklar, o günden sonra farklı medeniyetlere ev sahipliği yaptı. Bodrum’un simgesi haline gelen mandalinası, artık turizmin gölgesinde can çekişiyor. Tıpkı Bodrum Kalesi’nin içindeki Fetih Camii gibi…
Kanuni Sultan Süleyman, Bodrum’u fethettiğinde, kaledeki harap kiliseyi camiye çevirerek “Kılıç Hakkı” olarak vakfetmişti. Adı da Fetih Camii oldu. Yüzyıllar boyunca minaresinden yükselen ezan sesleriyle Bodrum semalarını şenlendiren bu cami, ne yazık ki talihsiz bir döneme girdi. Fransız işgali sırasında yıkıma uğrayan Fetih Camii, o günden sonra bir daha eski günlerine dönemedi. Kapısına kilit vuruldu, kaderine terk edildi.
Düşünün bir kere… Bodrum Kalesi’nin zirvesinde, yüzyıllardır ayakta duran bir mabet. Ezan seslerinin yankılandığı, duaların yükseldiği bir mekan. Şimdi ise sessiz, kimsesiz… Sanki Bodrum’un hafızasından silinmeye çalışılıyor gibi.
Geçmişte Turizm Bakanlığı yapmış Nabi Avcı, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş gibi isimler, Fetih Camii’nin yeniden ibadete açılması için çabaladılar. Hatta eski Kültür ve Turizm Bakanı İsmail Kahraman, camiye minare bile yaptırdı. Ama ne fayda? Bir türlü o kilitli kapılar açılamadı. Sanki görünmez bir el, bu hayırlı işe engel oluyordu.
İddialara göre, bazı sivil toplum örgütleri, Fetih Camii’nin yeniden açılmasına karşı çıkıyordu. Kanuni Sultan Süleyman’ın vakfiyesine, “Kılıç Hakkı”na rağmen, ezan sesinin yeniden yükselmesini istemiyorlardı. Bu durum, Bodrum’da büyük bir hayal kırıklığı yarattı.
Refahyol hükümetinin yıkılmasıyla birlikte, Fetih Camii’nin zincirlerinin kırılma umudu da suya düştü. Vakıf hukukuna göre, vakfedilen mülkün vakfediliş şartlarına uygun olarak kullanılması gerekirken, Fetih Camii adeta unutulmaya terk edildi.
Bugüne kadar pek çok sivil toplum kuruluşu, dernek ve vicdan sahibi insan, Fetih Camii’nin yeniden açılması için çaba gösterdi. Ama maalesef hiçbir sonuç alınamadı. Ne Diyanet İşleri Başkanlığı, ne Muğla İl Müftülüğü, ne de Bodrum İlçe Müftülüğü bu konuda bir adım atmadı. Hatta bazıları, Bodrum Kalesi’nin girişinde bilet gişeleri olduğu için, cami açılsa bile cemaatinin olmayacağını iddia etti. Bu, abesle iştigalden başka bir şey değildi.
Mesele, bilet gişesi ya da cemaat eksikliği değil. Mesele, bir vakfiyenin nizama uygun olarak hizmetine devam etmesi. Mesele, Bodrum Kalesi’nin en tepesinden ezan seslerinin yeniden semaya yükselmesi. Unutmayalım ki, bu cami sadece bir taş yığını değil, aynı zamanda bir tarih, bir kültür, bir medeniyet mirasıdır.
Geçtiğimiz günlerde Vakıflar Genel Müdürü Sinan Aksu, konuyla bizzat ilgileneceğini açıkladı. Bu açıklama, Bodrum’da büyük bir heyecan yarattı. Aksu’nun, Aydın Vakıflar Bölge Müdürü Mücahit Vural’a talimat verdiği de gelen bilgiler arasında. Umuyoruz ki, bu sefer bir sonuç alınır ve Fetih Camii, hak ettiği değere kavuşur.
Bodrum’un kalbinde mahsun ve masum bir şekilde duran Kale Fetih Camii, tıpkı 502 yıl önce olduğu gibi, minaresinden okunacak ezan sesini bekliyor. Belki de bu bekleyiş, Bodrum’un en güzel manzarasına eşlik eden en hüzünlü bekleyişidir.