Özet:
Ankara’da sıcak bir Temmuz günü… Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), beklenmedik bir misafiri ağırladı. Çin Halk Cumhuriyeti’nin Ankara Büyükelçisi Jiang Xuebin’in liderliğindeki Çin Ulusal Radyo ve Televizyon İdaresi (NRTA) heyeti, medya alanında yeni iş birlikleri kurmak ve tecrübe paylaşımında bulunmak amacıyla RTÜK’e resmî bir ziyarette bulundu. Ziyaret, Ankara’nın siyasi kulislerinde ve medya çevrelerinde yankı uyandırdı.
Ankara’da sıcak bir Temmuz günü… Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), beklenmedik bir misafiri ağırladı. Çin Halk Cumhuriyeti’nin Ankara Büyükelçisi Jiang Xuebin’in liderliğindeki Çin Ulusal Radyo ve Televizyon İdaresi (NRTA) heyeti, medya alanında yeni iş birlikleri kurmak ve tecrübe paylaşımında bulunmak amacıyla RTÜK’e resmî bir ziyarette bulundu. Ziyaret, Ankara’nın siyasi kulislerinde ve medya çevrelerinde yankı uyandırdı.
Peki, bu ziyaretin anlamı ne? Neden Çin, medya alanında Türkiye ile iş birliği yapmak istiyor? Uzmanlar, bu hamlenin Çin’in “Kuşak ve Yol” projesi kapsamında, kültürel ve ideolojik etkisini artırma çabasının bir parçası olduğunu düşünüyor. Zira, medya sadece haber ve eğlence aracı değil, aynı zamanda bir ülkenin değerlerini, dünya görüşünü ve yaşam tarzını yayma gücüne sahip.
RTÜK binasında gerçekleşen görüşmede, iki ülke arasındaki medya denetimi ve düzenleme politikaları masaya yatırıldı. Çin heyeti, özellikle internet yayıncılığı ve sosyal medya platformlarının denetlenmesi konusunda RTÜK’ün deneyimlerinden faydalanmak istediğini belirtti. Bu durum, Türkiye’nin son yıllarda medya denetimi konusunda attığı adımların uluslararası alanda da dikkat çektiğini gösteriyor.
Medya denetimi… Kimi zaman ifade özgürlüğünün kısıtlanması olarak eleştirilirken, kimi zaman da kamu düzeninin korunması ve dezenformasyonun önlenmesi için gerekli bir araç olarak görülüyor. RTÜK’ün bu konudaki yaklaşımı ise her zaman tartışma konusu oldu. Özellikle muhalefet partileri ve sivil toplum kuruluşları, RTÜK’ün iktidara yakın yayın organlarına karşı daha hoşgörülü, eleştirel yayın yapanlara karşı ise daha sert davrandığını iddia ediyor.
Ziyaret sırasında RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in yaptığı açıklamalar da dikkat çekti. Şahin, iki ülke arasındaki medya iş birliğinin, “ortak değerlere saygı” ve “karşılıklı anlayış” temelinde yürütülmesi gerektiğini vurguladı. Ancak, bu “ortak değerler”in neler olduğu ve nasıl tanımlanacağı sorusu, havada kaldı. Acaba bu “ortak değerler”, Türkiye ve Çin’in farklı siyasi sistemleri ve insan hakları anlayışları göz önüne alındığında ne kadar örtüşüyor?
Ankara sokaklarında mikrofon uzattığımız vatandaşlar ise bu ziyarete farklı tepkiler verdi. Kimi, iki ülke arasındaki iş birliğinin Türkiye’nin uluslararası ilişkilerini güçlendireceğini düşünürken, kimi ise Çin’in medya üzerindeki etkisinin artmasından endişe duyuyor. Özellikle gençlerin sosyal medya ve internet yayıncılığına olan ilgisi düşünüldüğünde, bu endişelerin yersiz olmadığı söylenebilir.
Emekli öğretmen Ayşe Hanım, “Çin’in ne yapmak istediğini anlamıyorum. Bizim medyamız zaten yeterince karışık. Bir de onların etkisiyle uğraşmak zorunda kalacağız,” derken, üniversite öğrencisi Ali ise, “İş birliği iyidir. Farklı kültürleri tanımak, yeni şeyler öğrenmek güzel olur. Ama her şeyin bir sınırı olmalı,” şeklinde konuştu.
NRTA heyetinin RTÜK ziyareti, Türkiye ve Çin arasındaki medya ilişkilerinde yeni bir sayfa açabilir. Ancak, bu iş birliğinin nasıl şekilleneceği, hangi alanlarda yoğunlaşacağı ve Türk medyasını nasıl etkileyeceği henüz belirsiz. Medya uzmanları, bu sürecin yakından takip edilmesi gerektiğini ve Türkiye’nin kendi değerlerini koruyarak, uluslararası iş birliğinden faydalanması gerektiğini vurguluyor.
Sonuç olarak, Çin’den gelen bu medya hamlesi, Ankara’da yankı uyandırmaya devam edecek gibi görünüyor. Gelişmeleri takipte kalın…